Hep Karanlık

"çok geç oldu dönüşün
baharda beklemiştim
olsun, olsun yine geldin ya
çok geç oldu dönüşün baharda beklemiştim
olsun olsun yine döndün ya
gülüşün, kaş çatışın, hiç hiç değişmemişsin.
oysa şimdi ben artık kış ortasında kararsız,
göçmek, göçmek yada kalmak mı?
yaşarken dinlediğim cıvıl cıvıl baharı
yeniden, baştan yakalamak mı?
sus konuşma, çıtırtılarını dinle eski yaprakların,
iyice bak gözlerime
bu son saat artık, üç eksik, bir fazla,
ölüme geldik dayandık.
gücenme gülmüyorsam, sevinmez miyim dönüşüne,
çatlak dudaklarım unutmuş da ondan,
alınma ağlıyorsam, sana asla kırgın değilim,
geç de olsa sonunda döndün ya..."


Yine dilime takıldı şu şarkı. hep anlamsız zamanlarda gelir zaten. Sonra tekrar düşündüm de, "ulan sen bu şarkıyı bir fotoğrafla post etmiştin zaten" diye. Baktım, yanılmamışım. Genelde yanılmıyor bu aralar hafızam beni, olası blackout'lar harici, onlara da elden gelen birşey yok zaten. Melankolik bir ruh halindeyim sanırım.

Üç gün olmadı daha bu düşüncemi doğrulayan bir cümle duyalı; "Sen yine dibe batmaya başladın ya, haydi hayırlısı...".

* * *

Akşam hem kendimi deneyeyim, hem de mutsuz ruh halimi ekarte edebilirim belki diye yine salondaydım. Müzikler bu sefer gayet eğlenceli geldi, bakmayın somurttuğuma ahali :) o benim kendime karşı olan uyuzluğum, yine nemruttum bu gece. Ama spor çıkışı sırtımda çantam "Ben bu yolu yürürüm usta" deyişimle apayrı bir boyuttaydım.

(Çanta deyince, çantamı da fotoğraflayıp ona da ayrı birşeyler yazayım bir gün, nedense kendisiyle ayrı bir duygusal bağımız oldu. Garip, belki kirli şeyleri dış dünyadan saklıyor diye sırdaş olarak görüyorumdur kendisini. Anlayamıyorum kendimi bu aralar.)

Ne mutlu ki sadece 45 dakika yürüdükten sonra aklıma başıma geldi de, toplu taşıma beni evime ulaştırdı, otoyolda yürümek insanı zinde tutuyor ama, sürekli tetikte oluyor insan etrafından 100km/h ve üzeri vasıtalar vınlarken.

Spor, görüşülen kişiler, hoşsohbet hepsi güzeldi de, özür dilerim, hiçbiri ruh halimi düzeltemedi.

O eksik sanırım hala, ama şöyle bir sorun var, O kim bilemiyorum :)

* * *

Eve döndüğümde mutluydum ama, kış uykusuna yakın bir vakit inine girmiş bir ayının huzuru vardı üzerimde. Bir şişe soda, bir sigara, bir voleybol maçı gecenin finalini yaptı, huzurlu bir final oldu, tek sorun ilk seti İtalyanların kazanmasıydı. O da son 5 sayıda oyuna giren liberoya feda olsun dedim kendi içimde. Onun durumu da benden çok farklı olmamalı aslında. Hatun kişinin etrafında sürekli 185cm üzeri insanlar, 202cm olan bile var. Ama onun mağrur duruşu ancak 167cm'ye çıkartıyor bakış açısını. Tamam, normal şartlarda da hanım kızımız selvi boylu değil ama, sokakta çok da sırıtmayacak bir pozisyonda, ama parkeye çıkınca, o 202cm'lik abla yaklaşıp "şşşt bücür, kap bakiim şurdan bir havluyla su" diyecekmiş gibi hisettirir herhalde. Ya da bu takımdayken en kötüsü bendim, hep boktan işleri bana yaptırırlardı diye üzerimde kalan klişe bir korku :) Heh, takımın üzerinden 15 sene geçmiş arkadaş, o liseden çıkanlar çoluğa çocuğa karışalı asırlar olmuş, biz hala bir takım derdinde, işe bak. Zaten buraların pek adil olduğunu da düşünüyor değilim halihazırda.

* * *

Sonra en son ve en zor kısım geldi. Yattım. Uzun yıllardır ışık açık uyurum, korkudan ziyade kitap okurken sızmayı, kitap ellerimden düşerken uyanmayı, biri ışığı tam söndürecekken uyanıp "ne söndürüyorsun yaa, okuyoruz burda" demeyi, "horlayarak kitap okuyan ilk insansın sen" cevabını duymayı hayatımın parçası bellemiş bir bünyeyim. Buna da isyan edip, karanlıkta uyumaya başladım bir haftadır. Tabi bünye alıştığı şeyi arıyor, morfinini alıp, 30-40 sayfa uyumadan uyku havasına bürünmüyor. O ara kesit de, okumaktan öte düşünmeye ayrıldı artık.

Ama çok aksiyonlu, uykuyu açacak şeyler değil kendileri, öylesine gelişen şeyler. Sessiz, sakin, basit şeyler. Güzel şeyler ha keza. Hatta ara sıra da "O".

* * *

Olmasını istediğim O mu, yoksa herhangi biri mi O? Şu anda siluet halinde, yüz hatlarını bile göstermiyor bana, bu nedenle kim olduğunu yahut ne yapacağını bilemiyorum kendisinin. Ama akşam garip bir şey oldu, aklım tamamen ondayken, beynim fona bir şarkı koydu.

* * *

hep karanlık hep karanlık
yeter artık yeter
bir avuç kar beyazı
bir adım yol bana

bir nefes ver bir fısılda

dağlar duvar olsa önüme
yollar kör düğüm düğümlense
dönmem gözümü dağlasalar
ipe götürseler
bir kuş uçur yeter

dağlar duvar olsa önüme
yollar kör düğüm düğümlense
dönmem gözümü dağlasalar
ipe götürseler
sen bir çağır yeter

bir küçük pencere
bir aydınlık bana

* * *

Biraz gözlerim doldu, biraz temennilerim oldu. Senden ne bir talebim olacak, ne de temennim, ama bir şey söylemek isterdim, eğer cesaretim olsa.



Yok, hayır istemezdim sanırım. Ben o şansımı yıllar önce kaybetmiştim, kendi içimde. Ama, keşke, yıllar önce diyorum ara sıra. Sonra uykuya dalıyorum. Sabahlar hep uzak.

* * *

Fotoğraf : ilk görüşüm http://mormermaid.blogspot.com/ itibariyle oldu, o da kaynak olarak http://www.deviantart.com 'u göstermiş. Asıl sahibine ve denizkızı'na teşekkürlerimle.

6 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

efsa dedi ki...

bak az önceki yanıtına istinaden buradaki o yu sunuyorum sana :)) eh bir dahakine kaçırma

yıllar önce, yıllar sonra... teomanın da bir parçası vardı senden önce senden sonra...

91 dedi ki...

yok öyle biri, osu busu şusu yok, sıfır herşey artık. insan böyle de güzel olmayı öğrenmeli di mi ama :)

efsa dedi ki...

artık dedin ama. önceden bir o varmış kafanda.
içemiyorum sanırım ya saçmalıyorum sen bana bakma.

91 dedi ki...

var'dı :) 3 vakte kadar evlenip beni de azad edecek artık umutlarım var herkeslerden sakladığım. bitecek bu azap.

efsa dedi ki...

gecenin bu saatinde embesilliğime vur da anladıysam arap olayim. kizmi evlenecek, senin ruhunmu özgür kılınacak. saklamakla eline bir bok geçmez belirteyim, azap kizin evlenmesi ile mi bitecek senin evlenmenlemi.
saflasan efsa ikonu :Ş

91 dedi ki...

onun evlenmesiyle bitecek, zaten 15 senedir biliyor, hiç inanmadı yahut inanası gelmedi :) farkeden hiçbirşey yok zaten şu anda :)