Karizmana Sıçsınlar
Günaydın
Copyright: http://eilistraee.org/art/art.html
*
Ay ışığı, delirmemi engellediğin için sana tekrar teşekkür ederim. 91
Black Hawk Down
İçilmeye başlanmış, daha Kaska geçmemiş direksiyona, doksanbir kişisi olaraktan ben, birkaç şarkı eşliğinde, hayat güzel, dünya güzel modeli yaşıyor, yaşıyorum :) yoksa yaşıyor muyuz? Eski kızarkadaş of Kaska tarafından hayretle izleniyoruz bunu farkettim bir ara, insan olmadığımız tüm çıplaklığıyla ortada. Özellikle "Kim" ve "Boondock Saints Court Scene" olaya dahil olunca, insanlıktan iyice çıkıyoruz zaten. Velhasıl kelam tekila bitiyor, biralar bitiyor, 91 bitmiyor ve devasa sağanak yağmur altında, anasının örekesi tabirine cuk oturan bir şekilde bp yolları tutuluyor. "Millet hacmen benim bpden aldığım bira kadar benzin almıyordur anassınısatiim!" güzel replik. 12 bira, bir paket daha sigara, bir de her ne akla hizmetse cips alıp, geri dönüyorum. Baksırım kurudan hallice, iyice yağmış meret tepeme. Ama iş başarmanın huzuru apayrı. Başarılan işin bira almak olması ise paha biçilemez. Mastercard zaten kıçımıza kaçmış durumda :)
Artık Melek Değilim
Beni daha başlamadan bitirdin
Bir hayat gibi avcuma çizildin
Beni kemirdin neye çevirdin sen
*
Kanatlarım yoktu benim
Ama bir zamanlar melektim
Kirlendim
*
Gördüğün rüyayı bozmaya geldim ben
Sevdiğin dünyayı durdurmaya geldim
Bütün zehirleri koymaya geldim ben
Kırılmamış son kalbi kırmaya geldim
*
Çok değiştim ben
Artık melek değilim
*
Bir korkuluk gibi kalbime dikildin
Beni daha başlamadan bitirdin
Bir hayat gibi avcuma çizildin
Beni kemirdin neye çevirdin sen
*
Kanatlarım yoktu benim
Ama bir zamanlar melektim
Kirlendim
Sana geldim
*
Gördüğün rüyayı bozmaya geldim ben
Sevdiğin dünyayı durdurmaya geldim
Bütün zehirleri koymaya geldim ben
Kırılmamış son kalbi kırmaya geldim
*
Çok değiştim ben
Artık melek değilim
Redd yapmış. İyi yapmış. Akşamın majör yükünü bu çekti. kolay değil. 2 kişi, 1 şişe tekila 18 tane bira. Öegh dediğinizi duymamış olayım, biralar bitmedi zaten, 6sı kalmış :) Çok mutlu içtim, uzun zamandan beri olmadığım kadar mutlu. Çözümsüz soruların çözümü gibi bir hissiyat vardı içimde. Tabi sabah salonun halini çekmiş olsam, esas öegh'i o zaman derdiniz. Dipnot düşeyim dedim. Dinleyiniz efenim. Kaska'dan bana, benden de size tavsiye olsun. Hepbirağızdan "biz biliyorduk zaten salak, sen yeni öğrendin" diye bağırırsanız ağlarım, baştan söyleyeyim.
Şarkıdan dolayı günümüzden çıkarılacak ders ise; uzun zamandır edebimle adabımla oturmam, hayatımın her evresini terbiye timsali olarak geçirdiğime delalet olmamalıdır. Sanırım, birkaç akıldaki "aa utku mu, ne güzel insan" düşüncesini patlatmalıyım. Ama şarkı kadar, kibarca değil. "Hayatının amına koymaya geldim" kadar düz, dürüst ve öküzce ;)
Başka bir arzunuz? :) haha, yazdım daha iyi hisettim kendimi, sanki "ben daha önceden uyarmıştım" demişcesine.
uçurdum blogu, yardım :)
Yağmur, Köprü ve Bizim Çocuklar
Kibar ol!
theCalling
fare thee well, lads
91
:)
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful and wild
and as the hands would turn with time
she’d always say that she was my mine
she’d turn and lend a smile
to say that she’s gone
but in a whisper she’d arrive
and dance into my life
like a music melody like a lovers song
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful and wild
through the darkest night comes the brightest light
and the light that shines is deep inside
it’s who you are
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful, beautiful
oh tonight you killed me with your smile
so beautiful and wild
so beautiful and wild
so beautiful and wild
so beautiful and wild" Reamonn - Tonight
Rüzgarların önünden..
Öyle muhtaç kalayım ki kendimi öldüresiye zamansızlığa vurayım ya da vurmadan geçsin gibi işte..
Abbio yazıyor bundan sonrasını..
Çok açık konuşacağım.
Efendim sevdik ve de sevildik, işte budur olmak ya da olamazlık, bunu karşındaki söylediği vakit karşındakini tanımadan masadan kalkıp gitmelerin yok mu, onları sevdim ben...
Aslında birçok hallerini sevdim de, bu kalkıp gitmelerini en çok sevdim sanırım..Yarım kalan gidemeyişler, ya da gitmeler..Nereye olduğu meçhul gitmeler..
Birisini sevmek nasıl bir mesafe ise yaşamda, öyle bir çizgideyim pencereden kendimi atmakla atmamak arasında..
Görüntüleri geri getirmek mümkün olsa en acımasız filmi çekerdim herhalde, herkesin nefesini kessin diye, kimin kesileceği varsa artık..Uzatmayacağım..
Efendim ben bir bok yedim ve çok pişmanım...
O geri gelmeyecek, 9 saattir durmadan ağlıyorum ve muhtemelen devam edecek..
Dışarı bakarken umutlar..O umutların elinden kayıp gitmesini engelleyen bir çift insan gözü..Olmadığına kimler şahit, olduğuna olmayan şahsım şahit..En zoru da kendisiyle yüzleşmesi insanın, bu mahkemede bir suçlu aranması..Suçluyu ağlarken yazmak kolay ama suçsuzu yazmak çok zor, ve bir de adam...Tüm bunların peşinden korkusuzca gittiğini sanan ama hiçbiryere varamayan bir adam..
Dün, artık yazmıyorum dedim o sorunca, yazdıklarımı beğenemiyorum dedim, siliyorum aynı anda, mükemmeliyetine erişemiyor kelimeler dedim...Yazmamak ne kadar acıysa yazamayıp ağlamak bir o kadar az...O kadar az..
Evet sayın rapor, bunu sadece buraya koymam, yani buraya yazmam artık hiçbirşey ifade etmiyor artık, yani ölüyorum, bir insanı kendi ellerimle öldürüyorum, bir karakteri, bir yaşayanı..
Birazdan nefes almayacak diye düşün, dönse de soğuk bir beden olacak, kan dolaşmıyor, kansızlığımla rakımı bütünleştiriyorum bu son gecemde..Belki birkaç nefes daha alabilirim diye, ama hala ağlıyorum,durmuyor, geçiremiyorum kendimi, öldürmeliyim, tüm kariyerimi, tüm karakterimi, tüm beni okuyan, okşayan ve seven karakter bütünlüğümü..
O sarışın şu an da ağlıyor..
Bir insan hayatına karşılık benimkisi..Var mıyım..Evet varım..Siz de varın..
Olmayacak yarınlarınıza varın ki seneler geçsin, küçücük bir ümidin peşinden giderek..Ne için yaşadığınızı sorgulayın lütfen..Ve kendinizi öldürmemek için anne ve çocuk sevgisinden ayrı bir neden bulun lütfen, herşeyden ayrı, gerçek sevgiden gayrı..
Tanrıyı es geçtiğimiz zamanlardayız, zamansızlıklardayım, kudret vermiyor..
Ölüyoruz, haberimiz yok..Öleceğiz, tam zamanı...
Abbio öldü....
Buradaki son yazımdır, yazım..Mart'ta ölen ve hiç yaşanmayan yazım,güzüm..
Güzelini göremeden öldüm,güzünü ya da güzelliğini....
Disappear without Trace
Simply Stunning
Syntax Error
çok üşengecim bu aralar, televizyon izlesem kanal değiştirmeye üşenirdim herhalde. kumandaya hangi babayiğit uzanacak yahu. farkettim ki, son dönemde sadece içki bağlantılı şeylere üşenmiyorum. biram bitiyor, bira almaya çıkıyorum 15 dakika yol yürümek suretiyle. sözde istanbulun göbeğinde oturuyoruz, sokasın öyle göbeğe, benim göbeğim bile daha fonksiyonel be.
girdim, kapattım tüm ışıkları, sadece monitörden çıkan soluk ışık. dvdlere bakıp seçme arefesinde kitlenirim diye düşünürken, otomatik olarak elim ona gitti, "Pi".
arada efsa'ya bir iki mesaj attım, canı sıkılıyordu, sıkıntısından dakika ve skor aldım. sanırım benim kadar sıkkındı. mümkündür, yansıtmamak lazım dedim, sorularımı sordum, cevaplarımı aldım ve sustum.
izlemediğim sadece 4 film kalmıştı, download edilenler hariç. dediğim gibi, sanırım ben izlemesinden çok indirmesini/satın almasını seviyorum bu filmleri. allahtan korsan alıyorum, yoksa orjinal alıp izlememek fena gererdi bünyeyi. filmler alış sırasıyla "the highlander, nightwatch, hancock, hulk" şeklindeyken, ruh halim halk, kalpim haylendır, beynimse feykencıl söylediğinden beri izlemediğim nightwatch seçeneklerini sirenler eşliğinde iletiyorlardı, dvdyi takacak olan elime. el işte bu. ibne bi uzuv. kendi istediğini yapıyor, diğerlerinden bağımsız. filmi alırken söylenen cümle geldi bir anda kulaklarıma "abi sen kesin çok seversin, homeless kahraman will smith oynuyo". satıcı demiş olsa "ha siktir" demek icab eden cümle, sıkı bir arkadaş tarafından kullanılınca aha dedim tamam, adam hakkaten izledi ve buna kanaat getirdi, bunu da alayım. böyle oldu henkak'ı alışım (evlerden ırak, nasıl cümle oldu bu :P ) ve otomatik olarak onu taktım.
güzel başladı film, makara birşey sandım en başta, cıvık aksiyonlardan. ama ilerledikçe güzelleşti. ilk sahnesiyle beni benden alan güzel insan, hatta ne insanı, melek ulan melek! Charlize Theron'u da görünce, cipsler kıçımıza kaçtı, o saatten sonra yenir mi meret. sigara tam gaz devamdı ama.
film belli bir noktadan sonra beni fena duygusala bağladı. ulan will smith filmi izlerken gözlerin dolacak dese biri 5 sene önce, fena döverdim lan adamı, şimdi düştüğümüz hale bak. filmin bitiş sahnesiyle beraber, zaten hiç konuşmamış halimle iyice sustum. içimde bile sustum, öyle boş boş dolanmaya başladım.
birer birer yüzüme çarpmaya başladı hayatımda doğru gitmeyen her şey. fena halde birine mesaj atasım var ama hiçkimse yok mesaj atacak, birilerine kapris yapmak istiyorum, ama cumartesi pazar arkadaşların çektiği kaprisler ayarı değil şaka yollu sevgili kaprisleri gibi de, değil gibi de. alışverişime baktım salak salak, aldığım her şey çift. be dangalak, sen tek başına film izledikten sonra cipsi çifter çifter almışsın ne fayda, a armut. anladım sonra, fena yalnızım, yalnız olma kısmı sorun değil o kadar da, bu kafamda yer etmiş. yoksa gidip yalnızlığı kırmak amaçlı bir girişimim olmayacak. ama eskiden beyin olarak kabul etmezdim yalnızlığı, artık beynen de kabul etmişim sanki gibi geldi. bunda herhalde bir ay sonra askere gidecek olan iki yakın arkadaşın da payı var. neden ikiniz de aynı anda gidiyorsunuz ibneler?
sonra sıkıntıyı alır diye bir duşa daldım. çıkasım gelmedi, sıcak duş da sevmem oysaki, kaynak suda aldım duşu. sonra geçirdik kafamıza kapşonu, yaktık sigarayi, yine monitöre bakmaya başladık.
yok lan yalnız değilim ben aslında. kafadan rutin olarak poke'laştığım 5 kişi var. haftada 1-2 gün görüşebildiğim arkadaşlarım da var. görüşemesek de skype'dan konuşuyoruz arada, onun üstünden bira içiyoruz. daha ne olsun? çok şey beklememek lazım hayattan, minimumda tutup minimumda yaşamak güzel. geçen zaman herkese eşit geçiyor diye, herkes eşit keyif almak zorunda değil hayattan.
*
öğle arasında işten kaçıp, denize karşı termos bardak içi votka içmek, allaha yaklaşmak gibi.
Çok Yalnızız
Tatil
I am a Problem Child
* * *
cumartesi akşamı oyunum olduğu için cuma akşamına yaptım alkol programımı. sanıyorum hera'da yahut muadili bir mekanda önüme bir dizi tekila bardağı koyup, insanları izleyeceğim. en son yaptığımda masada öfleyip pöfleyen insanlar vardı, canım sıkılmıştı. öfleyip pöflemeyen insanlar olsun istiyorum yanımda, yahut öfleyip pöfleyecekse kimse olmasın. arada gözlemci kalmak istiyorum hayatta (oha yalana bak sanki hiç gözlemlemiyorum etrafı), çevreme bakınıp eğlenenleri yahut somurtanları, dansedenleri yahut umut edenleri kategorize etmek, düşünmek, bakmak, bakmak, onların neşelerine tanık olup hüzünlerine dahil olmak. bazen tanımadığın bir kadına yahut adama bir bira gönderip, "siktiret ulan bu da geçer" deyip hayatlarına girdiğin 5 saniyeye inat 2 saniyede kaybolup gitmek. hoş şeyler bunlar. ve hiçbiri de "öff pöff" denip sıkılınacak kadar tekdüze değil.
* * *
ıslık çalamayanların ve silah fetişi olanların büyük çoğunluğunun başarısız bir cinsel hayatı olduğunu yahut eşcinsel eğilimleri olduğunu okumuştum bir yerde. yıllar yıllar evveli ama. o günden beri, ne zaman birileri salak saçma muhabbete başlasa, ve az çok silahlara ilgisi olduğunu bilsem, direk bu kısa anektodu anlatıyorum kendilerine. sanki marsta hayat bulundu demişim gibi ilgiyle dinliyorlar, ulan ossuruktan bir dipnot bile olamayacak kadar boş bir konu işte. bunu neden yazdığıma gelince, bunu kime anlattıysam, ya kısa vadede (5-30 dakika) çaktırmadan ıslıkla bir şarkıya tempo tuttuklarını, ya da en güneş görmemiş cinsel tecrübelerini anlatmaya başlayan insanlar tamam, 95% erkekler- görüyor olmam. ulan güleceğim gülemiyorum, ağlasam çzüm o değil. biri de çıksın desin "e neden anlattın şimdi bunu?" diye. herkes savunmaya geçiyor ansızın, sanki atakta olan bir cephe varmışcasına :)
* * *
insanların düşüncelerini ve korkularını bulmak, onları değişik hallere sokmak, devamında da kendilerine gümüş tepsiyle sunmak istiyorum. bunların beni neden güldürdüğünü de bilmiyorum. korkularım yüzüme vurulsa agresif tepki veririm, bana gelen agresif tepkileri ise karşılayabileceğime inanıyorum. ya insanların saldırmaya bile değer bulmadığı bir gerizekalıyım, ya da bir kısım çekinceleri var çevredekilerin, haklı yahut haksız.
* * *
3 vakte kadar delireceğim sanırım. dediydi öküz dersiniz.
* * *
The Crown and The Ring
* * *
Kabul, motorda çok nemruttum, ama o kararları munisken, yüzüm gülerken almam mümkün değildi.
Öncelikli olarak , telefondaki o melankolik şarkıların hepsi uçacak. (Not. Bonnie Tyler - Why, Total Eclipse of the Heart, God Gave Love to You - çekin, dinleyin. İyisiniz yine :P Yetmedi mi? Eskilere dönün, Kylie Minogue'dan Confide in Me dinleyin, Bjork - Violently Happy, Pagan Poetry dinleyin, dalın gidin ondan sonra)
* * *
Son üçlü ayrı, ama ilk üçlü tadındaki şarkıları askıya aldım, tekrar aşık olana kadar dinlemiyorum efem :) Son üçlü ise, her daim hoşgelmiş, sefa gelmiş. Sonracııma, spora gitmeyi nicedir es geçiyorum, aralık ayına kadar yine sallarım muhtemelen ama, eve kabus bir kardiyo programı yazıyorum. İlk olarak yiyecek listesi;
Kahvaltı
- 1 Adet Havuç
- Yağı Alınmış / Az Yağlı Süt (300-500ml)
- 2 Kaşık Bal
- 1 Bardak Kahve
- 50gr kakao (suya karıştırılarak alınacak)
Ara Öğün
- 1 Bardak Taze Sıkılmış Meyve Suyu / Kahve / Su
- 1 Adet Havuç
Öğle Yemeği
- 1 Kâse Yoğurt
- 1 Dilim Ekmek
- 1 Porsiyon Salata
- X (öğlen işyerinde çıkan yemeğe göre 1 tabak yemek yahut hiç)
Ara Öğün
- 1 Bardak Taze Sıkılmış Meyve Suyu / Kahve / Su
- 1 Adet Havuç
Akşam Yemeği
- 2 Adet Haşlanmış Patates + 2 Yumurta Akı
- 1 Kase Yoğurt (~500 gr)
- 5-6 yaprak Marul
- 1 Havuç
Spor sonrası 1 adet sade soda, öğünlerde içilecek sular haricinde yaklaşık 1 litre su.
* * *
Kopiraytı filan yoktur, gönlünüzce alıp kullanabilirsiniz, spor için özel olarak tarafımdan yazılmıştır, tabii ki eksikleri olabilir, ama konulan her şey özellikle bir amaç uğruna konmuştur. Beğenilmeyebilir, öğyh iğrenç olmuş denebilir, bana salak diye atıfta da bulunulabilir, çok koymaz açıkçası, bana ilk defa duyacağım hiçbir şey söyleyemezsiniz muhtemelen :) Kilo vermek isteyen kişi bunların yanına ek olarak CLA, L-carnitine benzeri şeyler kullanabilir, su sökecek fazla ilaç kullanmaması ayrı tavsiye olunur, yazılmış olan program kardiyoyla beraber zaten yeteri kadar su söker.
* * *
Bunun yanında, alt/üst karın, ön kol ve göğüs için ayrı bir ağırlık programı yazdım, o gayet amatörce olduğu için buraya eklemiyorum. Maymun muamelesi görmeyelim ondan sonra. Zaten sadece ağırlık değil, her programın uzman tarafından yazılması lazım, aldırmayın siz bana. Hoş, kimse benim yazdığım şekilde, ipler arası koşuyu zaman olarak "kusana kadar" diye tanımlamaz. Kusana kadar birşeyi yapmak için en az ben kadar dengesiz olmak lazım, siz yapmayın :)
* * *
Alkol için haftada bir gün ayırdım sadece. Her gün olabilir, esnek program, ama sadece bir gün. Kusura bakma uzatmalı sevgilim, artık bir gün görüşeceğiz, miktarı, fütursuzluğu sadece bize bağlı.
* * *
Güzel şeyler yaşayıp güzel şeyler yazmak isterdim, ama şu anda elden gelen tek şey bu.
* * *
Durum değerlendirmesini daha sonra yapacağım, ama şu anda ne yıkıldım, ne devrildim. Her sarsıntıdan daha güçlü çıkmaya dair verdiğim sözlerin hepsini tutuyorum. Sahi, başka bir söz vermiş miydim ben herhangi birine?
inanıyor, biliyorum.
inanmış o benim dediklerime. neden diyecek olursanız, ben sadece onun yakın bir zamanda evleneceğini duymuştum, duymamam gereken bir kişiden. nişanlanmış. ve bana söylemiyor. yüzünde o hüzünlü, muzur gülümsemesi, üzülmesin, üzülür duyarsa diyor.
tamam ulan, bunları yazarken bile gözlerim doldu, ama üzülmüyorum fıstık. sadece senin adına sevinebilirim bile, ama;
Ü Z Ü L M Ü Y O R U M !