Ev karanlık ve soğuktu. Özellikle böyle olmasını istiyordu adam. Hoş, uyandığından sonra pek üşümezdi zaten, hep böyle olmuştu. İyi mi kötü mü olduğunu bilemediği bir yaklaşımdı, ve alışık olduğu bir durumdu. Ev yoğun bir şekilde sigara kokuyordu, arada dikkatle koklandığında seçilebilecek bir menekşe kokusu vardı. Mutlu hissetmek için yeter şartlardan biriydi adam için, bitmeyen tatili andırıyordu. Yasemin, Menekşe, Hanımeli. Eğer adamın bir cenneti varsa, herhangi bir hayatta, bunlar olmak zorundaydı.
*
Cumartesiden kalan biralardan birini açtı. Sözde çok yorgundu, erken yatıp dinlenmek istiyordu, ama gel gör ki yapamayacağını çok iyi biliyordu. Engelleyen birşeyler vardı, ve bu şeyler sürekli düşünmesini gerektiriyordu. Amaçsızca, özel bir şey olmadan, sadece düşünmesi. Yaşamayacağı hayatları planlaması, olmayacak durumlarda yapılacak şeyler. Bunların hiçbiri ayık olarak yapılamazdı çünkü adam çok farkındaydı herşeyin. Bu yüzden, ardarda içmeye başladı biraları. Monitörün loş ışığının haricinde ışık da istemiyordu, saçma bir şekilde ışıkta düşünemiyordu.
*
Dünya yavaş yavaş istediği hızda dönmeye başlarken, bir mail ilişti gözüne, çok güldü maili okuyunca. Değişik bir yaklaşımdı, çok kullanmadığı bir lügattı ama, hiç yabancı değildi. Cevaplamaya çalıştı, beceremedi sanki, kelimeler birbirine dolanmıştı. En azından olabildiğim kadar düz yazdım diye düşündü, zaten iki tane bira kalmıştı, ne kadar dayanabilirdi ki.
*
"You don't have to say you love me, just be close enough" kulağında yankılanan son sesti, birayı dikti kafasına, sigarasını söndürdü. Dünyanın yeteri kadar kararmasına izin verdi, karanlık her zaman güzeldi ve onu hiç aldatmamıştı zaten.
*
Rüyasında sürekli komik sesler duydu, yüzü olmayan, kötüleyen sesler. Kısmen küfür yedi adam, kısmen yüzü olmayan insanların konuşmalarına kulak misafiri oldu, o da güldü. Hiç konuşmadı. Taa ki sabah ilk defa alarmı duyana kadar. İkinciye alarm çalarken, adam kendine telkinlerde bulunuyordu, "uyansana tarraam, nasıl olsa en fazla yarım saat daha yatabilirsin, kalk ulan it!" diye, ama beden kabul etmemiş olacak ki, sonrası karanlık. Telefonun saatini kapatıp uyumuş adam demek.
*
Yıllardır uyanmadığı bir şekilde uyandı adam bir anda, güzel bir sesle. "Uyan, adam. Yarın akşama kadar ayrılmamızın saati geldi."
*
Copyright: http://eilistraee.org/art/art.html
*
Ay ışığı, delirmemi engellediğin için sana tekrar teşekkür ederim. 91
6 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:
bazen.. ruyalar gercekten de uyumak istememize sebep oluyorlar.. bir sonraki uykuyu iple cekiyor insan.
bütün tekilaları kaçırcam senden rüyanda göreceksin. demek tek çocuklardan tekila yapılsa ne güzel olur ha. bu savaş demektir feykencil hanim :)
vaay :) demek savas. oyle olsun bakalim :)
yaa senin bu resti görmemen lazımdı. korkarım ben. yok savaş filan :)
guldum sabah sabah :)
peki..
e günün güzel başlamasına vesile olduysam ne mutlu bana, ne güzel şaka yapmışım. (kıvırmaya bak bee, hiç farkedilmedi korktuğum. yine sperim süper :) )
Yorum Gönder