Yağmur, Köprü ve Bizim Çocuklar

Efenim yine yazıyorum çenem düştü :) Dün akşam yine apayrı bir senaryoya yelken açtı şahsım olacak kişi :) Malumunuz olduğu yahut olmadığı üzere, blog yazmazı Kaska beyefendiyle yaklaşık 1 aydır görüşemiyoruz. Düzenli olarak haftanın 4 günü görüşen insanlar için çok saçma bir durum oluyor bu bahsi geçen. Buna set çekelim diye, Salı akşamı görüşelim düşüncelerimiz kısmi imkansızlıklardan dolayı Çarşamba akşamına sarktı. Geç olsun güç olmasın dedik, vakit gelince düştük yollara. Biz Kaska beyle Beşiktaş iskelesinde buluşacağız, sonra park sorununu halletmemizi müteakip iki arkadaşla daha buluşup, efenim atıyorum siz deyin yemek, ben diyeyim alkol, bir hoş sohbet amaçlı görüşme planımızda.
*
Efenim ben pelerinimi evde unuttuğum için, vapurla geçtim Kabataştan Kadıköye. Malumunuz, pelerinsiz süperkahraman olmaz. Gariban derler kız vermezler vallahi. Halkın arasına karıştık, geçtik karşıya, muhteşem zamanlamamızla, ışıklarda bir sigara içimi beklemeden sonra, Kaska beyin yan koltuğuna uçarak girdim efenim. Hayır camdan değil, kapıdan. Gizli kimliğimi açık etmemem lazım, siz hiç klark kent'i uçarken gördünüz mü a kuzum? N'aaber ağbi seansından sonra (feykencil kulakların çınlasın :P) daha nereye doğru yönleneceğimizi bilmeden telefon acı acı çalmaya başladı. Hayırlısı demeye kalmadan, Kaska beyefendinin saygıdeğer kızkardeşi maruzatını bildirdi, "Motor su kaynattı, hararet tavanda, köprüden önceki son çıkışı geçtim, köprü yolunda kaldım". Hey maşşallah dedim, son çıkıştan sonra olur böylesi ibnelikler zaten. Tesadüftür, zamanı bellidir efenim, en bok zamanda olmak zorundadır çünkü bizim hayatımızda vuku bulmuştur.
*
Hesab ediniz, Modadan Boğaziçi Köprüsüne gidilmek durumunda. Yağmur var. Fena da yağmıyor hani. Kaska beyler beni Kadıköyde bırakmayı, onun mecburen gideceği hususunda telkinde bulunsalar da, batan gemiyi önce fareler terkeder düsturuyla, kibarca hassiktirlerimi kabul etmeyi bir erdem saydılar. Biz paşa paşa düştük yola, yaklaşık 45 dakikalık bir çabadan sonra hanım kızımızın yanına ulaştık. Kapılar kilitli, camlar kapalı, kulakta kulaklıklar sigorta şirketiyle konuşuyor işhanımımız. E kendisinin sınavı mevcut. O zaman duruma el koymak zorundayız. Çalışan araba kendisine verilip, köprü nöbetine geçmekte bir an bile tereddüt etmiyor, gözümüzü budaktan sakınmıyoruz. Ama iyi yağıyor meret. Allahın rahmetinden kaçılmaz kaçılmasına da, zatürreye bağlarsak biz olacağız rahmet, bu nasıl iştir çözemiyoruz :)
*
Efenim yine malumunuz olmadığı üzre, yaş ottuz fekat gelin görün ki, ehliyet namevcut nev-i şahsına münhasır internet hayvanı 91 kulunuzda. Fakat Kaska bey sigorta şirketiyle telefonda istişareleri sürdürüp, bir yandan da Trafik Vakfı ile çekici konusunda mücadele ederken, kaputu açıp, bir sağa bir sola çevirip gazını almak suretiyle aslanlar gibi su deposunu açıp, araba dahilinde bulduğu tüm suyu içeri boca eder. Motor bilgisi fena değildir aslında kahramanımızın, fekat bu yeni nesil motorlara alışamamıştır. Hoş zaten başka yeri kuracakalayacak bir durum yoktur, fakat o da Türktür, bir şeyi açtığında fazladan 2 tane efenim siz söyleyin civata, ben söyleyeyim somundu, teldi birşey bulamadıktan sonra onu açmanın güzelliği nerede olabilir ki?
*
Velhasıl kelam, o trafikte gayet yağmur altında, kahraman çekicinin bize ulaşması yaklaşık 3 saati buldu. Çok fantastik bir şahıs olan kendileriyle tanışma şerefine nail olduğum için kendimi çok şanslı hisediyorum, ayrı. Mecburen Zincirlikuyu istikametine geçilip, orada bizi KARŞI'ya, yuvamıza, evim evim güzel evim'iz e götürecek olan ikinci çekici beklenmeye başladı. O arada açlıktan başı dönmekte olan bize, sandviç ve bira takviyesi yapmak geldi aklıma. Ama gel gör ki, bira satmıyordu allahsızlar. Neyse dedik, redbull'a döndük, sigara stoğumuzu yeniledik, sandviç alındı, redbul var, e daha ne olsun derken, ikinci çekici ulaştı. Yükleme seansından sonra ver elini Maltepe. Servise kadar sigara, arada biraz teknik geyikler iki şofer arasında, benim de arada içim geçmiş azıcık. Kapalı olan servise araba soktunuz mu siz ey canlar? Sokmayı denemeyin, girmiyor çünkü. Çok zorladık olmadı.
*
Bu arada, sınavına girip çıkmış, evine dönmüş, Kaska'nın sıcak yuvasındaki kızkardeş hanfendi bizi almak üzere yollara düşmüş, yanlış çıkıştan çıksa da, vakti zamanında yetişmiş olması dolayısıyla artı puan kazanmıştır. Hoş artı puanın şahını "Sınavım iyi geçti, hadi bir yerlere gidelim, bu akşamı ben ısmarlayayım size" yaklaşımıyla kazanmış, bu yaklaşım şımarık bir vaziyete gelmeye hazır iki danaya pasiflora etkisi yapmıştır da denebilir gayet rahat bir şekilde :)
*
Gecenin tek boktan tarafı, Kadıköy'de buluşamadığımız iki arkadaşımızı görememek oldu, artık onlarla da haftasonu planını kurup görüşmeli, arayı uzatmamalı. Onun haricinde yaşananların hepsine ve daha fazlasına çok güldük, yazamadığım yerler çok hayvanlıklar, siz bizi daha az hayvan biliniz, böylesi daha güzel çünkü :P
*
"N'apıyor lan bu takozlar burada?" diye baktıysanız akşam 19.15 - 21.Küsür arasında, yağmur altında köprü yolunda dikilen iki asil şovalyeye, lafınızı geri alınız. Takoz olabiliriz, ama ulvî bir amaç için oradaydık. Ve görevimizi başarıyla tamamlayıp, huzurla uyuduk.
*
Yani sanırım.

3 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

efsa dedi ki...

eee ikinizde öpücüğü haketmişsiniz :)))

kaska dedi ki...

=))) o gece sen yanımda olmasan bitmezdi be 91. ama sen olmasan arabaya daha erken girerdim...

ama o zaman da bunları yaşayamazdım :P

"iki salak 'üşüyorum' demeyi kendilerine yediremediklerinden dolayı donarak öldüler"

"ahhhh le yar yarrrrr"

"cücüüüüükkk!"

"-hacı otostop çeksek dururlar mı?
+sanmıyorum, belki beni görmezlerse dururlar?
-deneyelim...
.....30 sn kadar çekilen otostop...
*ne tarafa gideceksiniz?
-eeee, yok şey DEVAUUMM ET!"

ankara'ya beşiktaş üzerinden gitmeye çalışan arabımız, çok 'çekici' abimiz, agresyon yapan tıfıl çekici, kıçımıza kaçan 120 melyon eski püskü türk lirası...

91 dedi ki...

bok var gidiyorsunuz askere. şimdiden özledim ulan :(