salı günleri tatil olsa sürekli pazartesi sendromu diye bir şey olmazdı. iddia ediyorum bunu. araştırılsın, farklı bir sonuca ulaşırsa o bilim adamları gelsinler karşıma. yaşayarak yazıyoruz arkadaşım bu fikirleri. akşam uyuyamadım saatlerce, sabah yorgun kalktım, kahvaltı edemedim, gayet nemrutum ama gel gör ki gayet keyifliyim. hoş şöyle bir düşününce, keyifli olmayacak birkaç sebebim var aslında ama, takılmamaya çalışıyorum onlara da. artık işyerinde kravat takmıyoruz, şık oldu. eylüle kadar rahatız. devamında bir formül bulacağım sanıyorum. hoş önce şu ağustos bir gelsin de, sonra her şey daha değişik olabilir ihtimalini saklıyorum içimde.
*
bu aralar sıkça ingilizce konuşmamama rağmen rüyalarımı da kabuslarımı da ingilizce görmeye başladım. akşam kabus gibi başlayıp, farkına olmamla birlikte ince ayarlarla rüyaya dönüşen bir kısa film gördüm, sabaha karşı muhtemelen. sigaram kalmamıştı evde, kalmış olsa kahveyle beraber içip daha erken atabilirdim nemrutluğu üzerimden. kısmet değilmiş, artık akşamüstü buluruz birşeyler. bu gün son askerimiz de dönüyor istanbula. hatta şu anda uçuyor olmalı, 0930 kalkışlıydı sanıyorum uçağı. aile uzun zamandan sonra tekrar birarada. e limitlere de varmıştık zaten, o yüzden bu günü kötü kılmaması lazım bazı şeylerin. bunun yanında ağustosa 2 gün daha az kaldı, günler azalıp duruyor, hoş ne olacaksa azaldığında. hayat sayılı günden ibaret değilmiş gibi davrandığım zaman daha bir uyuz oluyorum kendime ama, n'apiim işte, bazen engel olamıyorum kendime.
*
sıcak. hakikaten. daha şimdiden bu kadar sıcaksa, haziran temmuz ağustos nasıl olacak merak etmiyor değilim. ağustos olabilir istediği kadar, farketmez de, haziran temmuz. ığyk. müsait bir yerden kendimi denize atacağım sanırım bu gün motorda gelirken farkettim, deniz kokusu baş döndürücü bir kokuymuş gibi geldi. oysaki baş döndüren koku tek. yalan tabi. kokuya karşı hassas biri olarak, yüzlerce koku baş döndürebilir. haha geçenlerde kokusunu çok özlemişim diye pirizin "dolce vita"sını sıktım, tanıyan bilen insanlara garip gelmiştir benim gibi bi dana üstünde bayan deodoranı, tek sebebi çok sevmek efem. hiç garip garip bakmasın kimse, dolce vita apayrı bir alemdir bende, mutluluk, huzur kokar onun olduğu ortam. allahtan hiçbir kadının üstünde koklamadım onu, maazallah aşık olurdum filan, haksız rekabete hiç gerek yok bilaakis :)
*
hayalleri gerçekleştirmek amaçlı aralık ayına bir yurtdışı yolculuğu ayarlamak istiyorum. ya noel arifesinde, ya da 12-20 aralık arasında bu gariban manchester'da olabilir, olması için çalışmalarımız sürüyor. rooney'den imzalı forma alıcam, hatırası var :P aksanımıza biraz da cockney filan katıldığı taktirde, iyiden iyiye anlaşılmaz bir ingilizcem olacak ama varsın olsun, yazarak anlaşırım ben de insanlarla. hoş, insanlarla anlaşmak ne zaman en büyük kaygım oldu ki? anlaşmak istediğim herkesle anlaşırım ben, gerisi de umrumda değil zaten. manchester camiası, zamanında ettiğim küfürler için özür dilerim, ben Can7ona'yı da çok severdim zaten ki hala seviyorum. Şampiyonlar ligi finalinde karşılaşana kadar size zerre küfretmem, not düşeyim buraya.
*
değişik. çok değişik. çok uyuzum ama, çok mutlu da olabilirim. biri sırtımdan hafifçe iterse, seve seve atlayabilirim o uçurumdan. "küçük bir cinet her şeyi halledecek" ve sonuna sıcak bir gülümseme kalacak. hepsi o :)
1 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:
bilakis yaz geldikçe uyuzluk gidecek :)
Yorum Gönder