havalardandır canıııım

her bokun faturası havalara kesiliyor. yaz olsun sıcaklardan herkes bezgindir. ilkbaharda sonbaharda mevsim geçişi vardır, bu yorgunluk, bu kırıklık, bu tatsızlık ondandır. kış soğuğunda zaten kimsenin kolunu kıpırdatası gelmez. ne boktan bir şey ola ki insan evladının olduğu hiçbir konumdan hoşnut olmayıp olayı başka mercilere fatura etmesi. neden sorun bizd değil de başka bir yerdedir ki? misal ben pazardan beri hasta gibiyim sözde. kime "ulan bende bi kırıklık var" desem istisnasız herkes "havalardandır" demekte. ne havaymış arkadaş. acaba bu kırıklığın sebebi cumartesi akşamından içtiğimiz bir kova rakı ve eve gelirken alınan 4 bira olmasın? yahut gün totalinde neredeyse içilen 3+ paket sigara? anlık mutluluklar haricinde aylardır üstüme yapışan depresif mood olamaz di mi bu?
*
akşam sözde erken yattık. erken dediğim 23 işte. hafta içi için ideal aslında. kırıklık çok azalmıştı üstümde. de tüm gece de kabus görmez ki ulan insan. 2 farklı kabus hem de. arada uyanıp iki bira bile salladım sabahın kalınbağırsağında. ilk kabusumuz çok fantastik. üstüste 4 bayana alışveriş enasında eşlik etmek zorunda kaldım yahu. yazıktır bana. vay bana vaylar bana hatta. bir yere yetişmem lazım ama herkes sanki sıraya girmiş gibi "ya 91 şuraya kadar gelsene benle, şimdi tek başına gidemem oralara" diye beni alakasız alışveriş mekanlarına götürdü. ulan kendime alacağım birşey mi yok, yoksa param mı yoktu rüyamda çözemedim. tamamen etkisiz eleman olarak dikiliyorum koca rüyada. en sonunda böyle incik boncuk satan bir yerdeydim, "bitmez, vallahi bitmez" diye bir köşeye çöküp ağlamaya başlayınca uyandım. zamanlamayı yesinler. psikolojim bozuldu uyanınca bir an. madem rüyaydı nasıl o kadar bunaldım acaba, terlememiştim bile ki normalde kabus modelleri bende kan ter içinde uyanmalarla sonlanır. kalktım, böyle olmaz diyerekten, açtım biramı yaktım sigaramı, kırgınlığa da salladım üstü açılmamış küfürlerden bir tane, çıktım balkona, bi sigara, bi sigara, bi sigara bir bira daha derken biralarım bitti, kapattım dükkanı ben de. rahatladım ya, oh bari kaç saat kaldıysa o kadar saat huzurla uyurum artık dedim. saate bile bakmadım ki 05.00 falan görürüm moralim bozulur diye. ne mümkün, nasıl bir meymenetsizlik varsa üstümde. efem uykuya daldık, bir direksiyondayız. ama ne beter bir şey. ufak da bir araba aslında ama, sanki çift dorseli tır. düdükten bir yere park etmeye çalışıyorum arabayı, kıçı girse başı dışarda kalıyor, başı hallolsa kıçı açıkta. bir-üç-beş-yirmisekiz. girmedi lan araba. hayır kabustaki azme kurban olsunlar. normalde böyle bir şey olsa, şerefsizimki bırakır o arabayı orada çeker giderim, "başlarım böyle işe" diye. orda azmettik işte, aldık boyumuzun ölçüsünü. sonrası kalktım artık bi üçüncüyü kaldıramam atlarım balkondan diye, ver duşu, ver kahveyi oturdum sabah haberleri izledim bok varmış gibi.
*
sabahtan beri bir gülücükler, bir tebessümler bende, tarifi yok. at hırsızı gibiyim aman da aman annesinin güzeli. birileri bir şey söylese de kaşını gözünü patlatsam diye hırlayarak dolaşıyorum resmen şirkette. akşam olacak mı bilmiyorum ama, akşama kadar hiçbir vukuata bulaşmazsam ben için olay olacak.
*
yine konudan uzaklaştım, sanki ordalıkta bir konu varmışcasına. havalardan değildir efenim hiç bir bok. suçu günahı olmayan, cevap bile veremeyecek objelere fatura kesilmemelidir. aynen benim bir zamanlar yaptığım "sinirlenince kırabileceğin en yakındaki şeye yumruk at" taktiği gibi. ne kapılar, ne telefonlar, ne elektrik düğmeleri telef olmuştur o yolda. saçmadır. yıllar evveli babam demiştir, "korkuyor musun ulan insanlara yumruk atmaya da, sana karşılık veremeyecek şeylere vuruyorsun, sıkıyorsa git insanlara vur" diye. sonra baktık ettiğimiz kavgalar aya fezaya ulaştı, konu komşu kapıya birikiyor, çocuk hiç çekinmiyor insanlara vurmaktan, "efendi ol" gibi daha naif taktikler verilmeye başlandı. kendi evime çıkıp, üniversite mezunu olgun bi adam olunca, güzel bir çift deri eldiven aldım kendime, hırsımdan duvar yumruklarken takıyordum. o yüzden çatlamıştı sağ elimin tarak kemikleri iki defa :D kronik gerizekalılık dedikleri böyle bir şey olsa gerek. geçti ama onlar, geçeli çok zaman oldu. ay ne mutlu bana, çocuğumuz büyüdü. o günlerden bu güne, her şeyi kendime faturaladım ben. sinirliysem duvara değil, kendime vurdum. ortalıkta bir kerizlik olduysa faturasını kimseye değil kendime kestim. çabaladım elimden geldiği kadarıyla. ne kadar başarılı oldum kisem bilmiyor ben dahil.
*
boktanım bu aralar günlük. çok boktanım. sebebi de havalar filan değil. benim. ben kötüyüm aslında, havalar gayet güzel.

3 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

S dedi ki...

havalar da guzel diil ki aslinda.

91 dedi ki...

ben kapalı, kasvetli, yağmurlu havaları severim. yazdan nefret eder, kışa taparım. boğazıma kadar kar olsun gıkım çıkmaz. ne kadar ağustos varsa da alayına kafam girsin.

oh be, söyledim rahatladım :D

voodoo girl dedi ki...

baya güzel olmuş.