Meriba

vay be, bir buçuk sene olmuş buralara hiçbirşey atmayalı. hastalıktan mıdır nedir bir anda aklıma gelince yazasım geldi. burnum sızdıran musluğa bağladı, iki rulo kaat bitti, artık acıyo lan krem sürünce bile. efes maçını izliyorum o da boktan. tv molalarında çıkan kuveyt türk reklamındaki tiplere falan kuruluyorum, o bizimkiler dizisinin ufaklığı olacak düdük makarnasına falan sardım kendi çapımda. sabahtan beri saracak bişiler yahut birileri arıyorum, bulamıyorum insanlar bile kaçıyor alenen. sanırım hastayken muhafazakar demokrat yapım çok öne çıkıyor. açık kafayla bu kadar oluyor kusura bakmasın artık insanlık.

bibuçuk senede nooldu bu beygirin hayatında. aşık oldu mal gibi. yani çok güzeldi aslında, da aşk olayı saçma işte, acıdan öte bi bok değil. 7 ay sürdü. 7 saatte aşık olduk, 3 gün içinde aynı eve çıkmaya bir hafta içinde de hiç ayrılmamaya karar verdik. sonra da evlenme teklif etmeye giderken ayrıldık. değişik bi kafaydı. ne yapalım, yaşanacağı varmış. avrupayı nicedir istediğim kadar gezdim ayrıldıktan sonra, hırvatistan, italya, belçika, finlandiya, hollanda hayvanın canlı performansına şahit oldu. güldük, eğlenir gibi yaptık, eğlenebildiğimiz günler bile oldu.

ilk defa takım elbise giydim, italyanlar şık olur'a inat. onlardan çok beni italyan sandılar, yakışıyormuş takım elbise onu öğrendik. ha öğrendik de neye yaradı, hiçbiskime. 26 mayısta takım elbiseyi üstümüzden çıkardık, 31 mayısta direnmeye başladık, durmadık. güzel günlere inandık, yara aldık. güldük ama, gülümsedik canımız yandıkça. hepsi güzeldi. diyeceğim o ki, değişen biskim yok hayatta, kendi bildiği gibi geçiyo işte.

bu güne dair bişi de diyeyim bari, sonra gündemden uzak öküz olmayalım. kızlı erkekli geyiklerine girmiycem, midem bulandı çünkü durmayan geyiklerden. ama şöle bi gazete anketi gördüm ya, bırakın bi nefes alıp küfredeyim hasta hasta.


kim karşı amk birlikte yaşamaya? birlikte yaşayanlar mı? yoo. neticesinde karşı olsalar yaşamazlar herhalde. demek ki ayrı ayrı yaşayan insanlar karşı. e tamam o zaman birader, siz de yaşamayın. yook. biz yaşamıyoruz ama siz de yaşamayın. peki şu soruyu napıcaz; "sana ne yarraam?" ben evde suaygırı beslesem, palyaço kıyafetiyle dolaşsam, sevdiceğimle yaşasam, yahut tamamen "sevişmeye" dayalı bi ev arkadaşlığı sürdürsem sana ne amk? ben cuma namazı öncesi caminin önünden geçerken duyduğum kesif ayak kokusundan sonra "toplanmayın lan kokuyosunuz" diyor muyum? bana ne ben girmiyorsam camiye, girenler de birbirlerinden hoşnutsa bana ne? "pilavlı var mübarek" diyenlere, "pilavdan yemeye geliyoruz" mu diyor insanlar? e o zaman, kimsenin hayat tarzına ıvırına zıvırına karışmıyoruz sloganıyla, afedersin insanın ta götünün deliğine kadar usul usul yaklaşmak nedir? kadın olsun erkek olsun bir araba dolusu insanla evimi paylaştım son 18 senedir. bir sorun sıkıntı da görmedim, sıkıntımız olunca zaten biz beraber yapamıyoruz deyip farklı yerlerde ikamet etmeyi bilebilecek kadar kafamız da çalışıyordu hani.

şiştim artık bu tip "kalleşçe" yahut "kahpece" yaklaşımlardan. şu anda fırsatım olsa kapar valizi, ilk uçakla sen de irlanda, ben diyim hollanda siktir olup giderdim bu memleketten, buruk giderdim ama dönmemek üzere basar giderdim yalan yok. en azından "börds niye engri?" demeyen birilerinin olduğu yerlere doğru, uzar giderdim. kısmet işte, belki olur. gideceğimiz olursa bir gün, o güne kadar buluruz kendimizi ardında güvenli hisettiğimiz bir barikat.

ben burnumu sildiim sümüklü menfilleri atmaya gidiyom, bi de viski dolduriim, pastil yok anca viskiyle idare ediyoruz, bekar evi hali işte. kafamız yok, umudumuz var. unuttuysan gel bi daha tanışalım okuyan kişi;


0 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya: