22.12.2008

Bugün yine göndermişler o yaratıcı smsi. "Her kim ki yılbaşını eder bu dünyada baş tacı, öbür dünyada kıçına kaçar süslediği çam ağacı" diye. Kafiyeyi takdir etmeme ve çam ağacı süsleyen bir kişilik olmamama rağmen, lafın mucidine monte edesim var o çam ağacını, hem de kozalaklarıyla :) Diyerekten olduçka aksiyonvari bir şekilde girdim yazıya. Bugün keyfim yerinde gibi, aslında anlamsız ciddiyette şeyler dönüyor hayatımda ve sanırım bu gidişi hayra yoran bir insan bile yok :) sallamayan ise bir benim herhalde. Bakalım, ne olacak çam ağaçlarının akibeti. Bu gün bir yazı okudum, "senin hakkında ne yazsam hep bir eksik kalıyor" diye bir cümle geçiyordu içinde, içim acıdı görünce nedendir bilinmez. Sarı mı eksik ne? Ulan sarı, yaptın yine yapacağını :)

*

Şöyle bir durum var ki, sadece içki içmeyerek 1 haftada 4 kilo atacak kadar su tutmuş vücudum, oha dedim. Tamam 4 kilo vermek işin güzel tarafı da, ne bileyim. Bu kadar hızlı kilo alıp verebilen bir bünyeye sahip olmak kötü birşey benim adıma. Bizimkiler gittiğinden beri fazlaca düzenli bir hayatım oldu. Spora gitmediğim günler de yürüyüşe başlayacam, sanıyorum boku çıkacak düzenin. Ama sanırım nurtopu gibi bir sigara sorunum oldu, abarttıkça abarttım maşallahım var, günde 3 paket limitini geçtim. Bir ara o duruma da el atayım ben, yoksa ipin ucu kaçacak :) Onun haricinde, bir gülümsemenin peşindeyim, muzip bir gülümsemenin. Daha fazla gülebilmek adına, daha akılcı yaşıyorum son günlerde. Nesi, niçini, nasılı yok, sadece daha temizim, daha sakinim sanki.

*

Arkadaşlardan biri daha evleniyor. Yakında tüm evli arkadaşların hanımları tarafından "istenmeyen organizma" ilan edileceğim korkarım ki :P Ama kahretsin ki çok şirinim, kimse kızamıyor ciddi ciddi. Dövmemi hala yaptıramadım, malum kriz durumları. Ama rüyalarımda hesap soracak sanki melek, neden hala olmadım diye. Keyif verici maddeler de kullanmıyoruz, hoş bendeki keyif paşada yok da, kafa hep bir "uçuyoruuum" seviyesinde, sormayın gitsin.

*

Tek sorun, artık etrafımdaki insanları güldüremiyorum. Normalde etrafımdakileri rutin olarak güldürürüm ama, gel gör ki şöyle bir dikkat ettim, etrafımdaki insanlar pek gülmüyor. Ya benden, ya da yaşadığım hayattan kaynaklı olarak pek neşe saçmıyorum etrafıma sanırım, hoş o da pek götümde değil hani :)

*

Yılbaşı geldi çattı. Ne bok yesem, hiçbir fikrim yok. Benim gibi asosyalin birini kimse herhangi bir programa davet etmeyeceği için, kendi başıma iki alternatife düştüm. Birincisi, panç kasesi bulamadım fakat eve bir güzel bananapower yapıp şöyle ne bileyim, yanında ufak tefek milföyle böreğimsi bir zımbırtılar yapıp, viktoryas sikrıt fişın şov izlemek. Sapık abaza diye yaftalamayın hemen, geçen seneye de öyle girmiştik kızlı erkekli bir gurup olarak, ben seal ile heidi şarkı söylerken duygusala bağlamıştım resmen. Hoştu vesselam, ben de beğendiğim şeyleri tekrarlarım sürekli. Ana rahmine dönüş sendromu herhalde. Diğeri ise, sırt çantama 3-5 şişe şarap, birkaç paket sigara, polar battaniye filan atıp, moda kayalıklarına çıkmak. Telefona yeteri kadar şarkı atsam, sarhoş olana kadar yuvarlanabilirim aslında ortalıkta. Hele bir de kar yağarsa üstüme, tadından yenmez. Adadan getirdiğim şaraplardan dördü duruyor hatta, onlar bu durum için biçilmiş kaftan olabilir. Ama o zaman da çok içerim, sapıtırı mgibi geliyor. Kışın şarap içince üşümem de cabası. O yüzden arada kaldım. Belkide toptan iptal edip evde kitap okumam en hayırlısı, yahut oyun filan oynamam. Tavsiyelere açığım efenim.

*

Yağan yağmur günahlarımızı da yıkıyor derdin zamanında, hakikaten öyle mi?

3 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

efsa dedi ki...

ben yılbaşında gelebilseydim görürdün nasıl yanlız geçiyor geçmiyor. herif nasılsa beni iplemeyeceğinden :( içerek unuturduk yine dimi.

91 dedi ki...

unutulmaz sanıyorum içtikçe de, içerdik bea. n'olcak anasını satiim, nasıl olsa içince hondayla nonda arası bir kafaya çıksak, adam olana çok bile :) içmek lazım.

S dedi ki...

ben de vermek istiorum 4 kilo :p
bir de evde oturmak bence de en guzeli gibi geliyor.