3G

yok efenim, sprite reklamı değil. 3 gün yazmaya üşendim ondan 3G :)
*
haftasonu değişik başladı aslında, yorucu cumanın ardından, işyerinden bir arkadaşla rakı içmeye karar verdik, mekan bildik mekan, kadıköy hamsi. benim açımdan tek farkı normalde 1830 gibi oturduğum hamsiye gece saat 2200 sularında oturmamız. bir büyük rakıyı temize havale edip, derin derin konular üstüne sohbet fena güzeldi. konunun başıyla sonu arasında büyük uçurumlar olması çok sarhoşluktan değil, arkadaşın da tamamen benim gibi aynı anda 3-5 şey düşünmesi ve serbest çağrışımının fazla oluşu, yoksa kuantum fiziğinden kadınlara, frekans dalga boylarının nümerik hale dökülmesinden tanrıya uzanan konu yelpazesi tek başına açıklayıcı olamaz. saat 0100 sularında hamsiyi kapattıktan sonra, ara sıra bahsini geçirdiğim moda sahilindeki efsane çöp kutuma gittik, elimizde bir torba birayla. havanın maşallahı var, buz gibiydi. ama içtikçe açıldık, açıldıkça ısındık. tanrıyla konuştuk bağıra bağıra, tanrı duydu mu bilmem, ama etrafta uyuyanların duyduğu muhakkak :) küfrettilerse de canları sağolsun, çok mühim bir görüşmeydi, yapmamız lazımdı. konuşmanın içeriği özel ama, aramızda kalması lazım, yazamam ısrar etmeyin. ama kötü birşey istemedik, iki kişi tek konuşma yaptık, karşılığında o anda ölsem bile içim acımazdı. hoş hala hayattayız işte. sonrasında yeni biraları alıp eve yollandık, arkadaş erken uyumayı tercih etti, ben de biraz daha uyanık kaldım, minemi aradım belki uyanıktır diye, uyandıramadım mı, yoksa ne oldu bilmem detayları, ben bayılmışım, sona da minem aramış (ki bunu pazar akşamı sızmadan evvel saati kurarken gördüm), boş yere telaş yaptırmışım herhalde kıza, kafama sıçayım :(
*
cumartesi öğlen uyanıldı devamında, mustafa daha uyurken, bir tostu müteakip biraya devam edildi, akşamın kafası yakalandı tekrar. mustafa uyandıktan sonra tekrar bir seans "kader" izlendi, demirkubuz'un kulakları çınlatıldı, büyük adam vesselam. sonra seneler öncesinden bir kısa film geldi aklıma, erkan can'ın oynadığı "bana old and wise'ı çal", o bulundu google'dan, bir parti de o izlendi, melankoli kıçımıza kaçacak kadar had safhadayek, adam ben evime gidicem dedi ve bir anda koptu gitti. ben de kalan biralarla başbaşa, kafam tamamen ayrı bir dünyada düşündüm, insanlardan kaçasım vardı, telefona bakmadım bile, korkuyordum nedense. o anda hazırlık yapmam gerektiğini hisettim, değişimin parçası olarak. spor için playlist yaptım günlük (yazının sonuna eklerim), hayvanca hem de :)
*
pazar sabahı uyandıktan sonra, birkaç pazardır yaptığım gibi, konuşmamaya karar verdim :) ağır bir kahvaltıdan sonra kendime gelmem kısa sürdü. oyuna girdim, ventrilodan 3 ingiliz, bir hollandalı ve bir belçikalıyla 6 kişilik raid party yaptık, onlar konuştu, ben sustum. allahtan biliyorlar "am no talkative dude, i just listen and do whatever needed" havamı, konuş diye zorlamadı hiçkimse. aslan marka oyun oldu, akşamüstü müsade istedim, kulaklıkları taktım kulağıma, koşu bandına çıktım, bir yandan da çamaşır yıkıyordum, hamaratlığım tutmuş kahretsin :P başım dönene kadar koştum, kusacak gibi hisettiğimde indim, evde başka yiyecek yoktu, kusarsam acıkırdım çünkü. şarkılardan o kadar gaz olmuşum ki, şu anda rayından çıkmış bir dolap kapağı, çok hafif kan lekeli bir duvar ve derisi soyulmuş, hafif kanamış bir sağ elim var. devamında bir duş, bir film, sonra bir film daha derken sızmışım. star wars - clone wars ve resident evil - degeneration, tavsiye ederim, degenerationun sonunu bilmesem de :) sonra minem aradı 2330 sularında ben bilgisayar koltuğunda uyurken, sonra konuşuruz dedi, beni kurtardığını bilmiyor ama, o soğukta koltukta uyuyakalsam muhtemelen bu gün kalkamazdım, her tarafım tutulurdu. salonda uyuyorum iki gündür, salon dediysem ufacık yer yani, bir tarafı bilgisayar-televizyon diğer tarafı üçlü koltuk işte. orda uyandım sabah, 0715 traş ol, kahve iç kitap oku yine geç kalıyordum eve. 0801de çıktım evden, botlar bağlanmamış, kravat çözük, saç taranmamış diye kafada bir bere ve kulağımda mp3player ile. motorda kravatını bağlayan ve devamında dans eden bir manyak gördüyseniz, tebrikler, bugün de beni görmüşsünüz :P
*
bu gün çok enerjik ve çok güçlü hisediyorum kendimi. sanırım şarkılardan. bundan sonra uzunca bir süre de güçlü hisetmeye devam etmek gibi bir planım var. bakalım yarın bize neler getirecek. şu anda güzel bir telefon görüşmesi de yaptım, bir telefonda 20 güzel haber. sanırım ben güzel olduktan sonra dünya da güzel olmaya çalışıyor. akıllı olsun işte böyle :P şaka şaka. şimdi bahsi geçen hazreti playliste gelelim;
*
311 - beautiful disaster
3 doors down - superman
alien ant farm - smooth criminal
bonnie tyler - hero
bush - the chemicals between us
christina aguilera - dirty
christina aguilera - fighter
enrique iglesias - rhytm divine (dance mix)
enrique iglesias - rhytm divine (club mix)
eric prydz - call on me
gloria estefan - you'll be mine (party time)
gripin - dalgalandım da duruldum
him - razorblade kiss
linkin park - in the end
kent - musik non stop
kosheen - catch
la bouche - you wont forget me
moonsorrow - raunioilla
muse - bliss
my chemical romance - famous last words
nightwish - phantom of the opera
nine inch nails - i want to fuck you like an animal
petula clark - you dont have to say you love me
pink - so what
sean paul ft. rihanna - break it
tatu - all the things she said
tatu - they're not gonna get us
thalia - arasando
vanessa amorosi - absolutely everybody
will smith ft. pussycat dolls - if you cant dance
*
şarkılar çok güzel olduğu, yahut aman allahım ölürüm bunlar olmadan olduğu için değil; bana yoğun şeyler yaşattığı için seçilmiştir. spor gibi kafamın sürekli dağılmaya yüz tuttuğu yerlerde, enerjimi, öfkemi, nefretimi, coşkumu, sevincimi ve sevgimi tek bir noktaya odaklayabilmek için böyle bir şeye ihtiyacım vardı. başarılı da oldu. artık her akşam terleyip kas acısından ölmek için yeterli materyalim var. ama duvarı yumruklamak istemiyorum artık, elim aciyo resmen. ama demiştim ya günlük, ben artık değişiyorum diye, ya da demiş miydim? demediysem de ima etmişimdir illaki :P hayvan değişiyorum, ve ortaya çıkan bu hayvandan sanırım birileri hiç memnun olmayacak. çok da umrumda değil, ama bu içimdeki gazı işyerinin duvarında patlatırsam, yumruğumu duvardan içeri sokarım sakata bağlarım. şimdilik onlar bilmese de olur. aramızda kalsın ;)
*
If I go crazy then will you still
Call me Superman
If I’m alive and well, will you be
There a-holding my hand
I’ll keep you by my side With my superhuman might
Kryptonite

8 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

mine dedi ki...

yok be canım uyandırdın da, ben rüya görüyorum sandım,açmadım :D sonrasında 2 gün merak etmedim desem yalan olur. ama dün kurtarmışım seni donmaktan, bu iyi geldi :)

S dedi ki...

nin- i wanna fuck u like an animal sonrasi limp bizkit - u wanna fuck me like an animal dinlenmelidir mutlaka.

gerbera_ferezya@hotmail.com dedi ki...

3 doors down

bayılıyorum...

91 dedi ki...

@minem; vallahi öyle, donacaktım aramasan :)

@feykecil; download edemezsem yolla yolla diye başına ekşirim bilesin :)

@P&E; aman sen benim yaptığımı yapma, superman eşliğinde gözümden yaş akıyor ağırlık kaldırırken :)

Damlo dedi ki...

o kadar şey yaz 3 gün'e üşen. garip tabii :Pp

91 dedi ki...

e sen de doğrusun :) bilmiyorum ki ben nasıl bir garip bünyeyim :S

dide dedi ki...

oh valla hayat sana güzel.

91 dedi ki...

sevgili dide hanımcığım,

nasıl hayat bana güzel yahu. pazar günü dışarı çıkmak istesem, çıkacak arkadaşım bile yok. hasta olmak üzereyim korkarım, tek başıma titreyerek geçireceğim geceden en fazla birkaç telefon edebilirim, o da mızmızlanmak ihtiyacı hasıl olursa, fazlası yine yok. film izliycem desem, izleyecek filmim yok. allasen kahvaltısını bile elinde termos-bardakla çorba olarak üsküdar-kabataş motorunda yapmaya çalışan sefalet içindeki bir insana mı güzel yani hayat, sorarım size?

ayrıca tanrıyla konuştum dedim, hiçbiriniz sallamadınız bile. çok mu olağan yahu sizin için bu? :) ha yok samimiyetiniz varsa o kadar bir seferinde de beni sorun, ne olacak bu dananın hali diye lütfen, merak içindeyim.

gizli hayranınız doksanbir.