RAKI

geçtiğimiz günlerde bahsi geçmişti, sözkonusu rakı, genelde olduğu gibi. bayılıyoruz efenim bu işin felsefesine kaymaya. hepi topu kadehe doldur oradan iç değil tabi. pagan ritüelleri gibi olmasa da, bu meretin de kendine göre bir adabı var. obsesif bir halde olmasam da, bu işi kitabına kuralına göre yapmak hoşuma gidiyor :) tabiki de şu anda rakı şöyle içilir, böyle içilir diye ukalalık seansı yapmayacağım, haddime değil, ama öylesine rakı orjinli yazacağım. ah ama ondan evvel bir mail kontrol etmem lazım, dün yaptığım bir işin sonucu düşecek de, kafamda soruişareti kalmasın n'oluyoruz lan? konulu.
*
gelmemiş herhangi bir şey. rahat rahat yazalım o zaman. efenim evvel zaman içinde, rakı mükemmel bir şey olarak icad edilmiş bence. sadece bir eksiği var içinde, o kadarı da kadı kızında bile olur belki, detaylar önemsiz. rakının eksiğini içen tamamlar. herkes kendinden bir parçayı da doldurur o kadehin içine. o içine koyduğunuz eklenti de rakının gidişatını da, tadını da, öncesini ve sonrasını da, her şeyini etkiler.
*
misal beni ele alalım. yani lafın gelişi, yoksa ayı gibi bir adamım, ele avuca sığmam, asırlık çınar gibi oluyorum arada, sarılınmıyor. bahane tabi, sanki 5 metre çapımız, insanlar sarılmak istemiyordur. tercih efenim, bağıracak halim yok ya "i fuckin' love to cuddle" ulan diye. sarılmayın, iyi bok var :) benim tamamlayan unsurum kırı kbir kalptir. ben kalbim kırıkken daha bir güzel içerim şu rakıyı. kırık bir kalp abartılı durduysa, hüzün diyelim adına. ben eğlenirken rakı içemem. ne bileyim, millet masanın üstüne çıkar oynamaya elde rakı kadehi filan, korkarım o havaya çıkarsam ne rezillik olur diye filan bir şey yok, sadece o havadayken rakı olamaz işte, allaah havası sakat birşey. kaska bey askere gitmeden evvel biraz oynamıştık ama sanırım, çok ısrar etmişlerdi. ama gecenin geneline bakarsak 90-95% bir oranla yerimde oturup milan beyle sohbet etmeyi tercih etmiştim. arada gözlerim bile dolmuştu, ortamda sadece bizim masa 30kişi civarında, herkes eğleniyor filan derken, ben rakıdan sebep hüzünlü bir tebessüm oturmuştum. ilginç.
*
efenim adam gibi hüzünler rakının eş mezesidir, sadece bende değil, belki birçoğunuzda da. yani fondaki müziğin, içindeki düşüncelerin, sigarayı yakışın, boş tabakla göz göze gelmen, hepsi o hüzne ortak olmalıdır. paçalarından akmamalıdır ama hüzün, sadece bir aura gibi etrafında parlamalıdır. yani aslında hüzün parlamaz, daha karanlıktır. buğu gibi etrafında durmalıdır, gören hüznüne saygı gösterip yanaşmamalıdır bile. tabi içen olarak sorumluluk büyüktür. hüzünlü adam salya sümük ağlama yoluna girdiyse, kadehi ittirip kahveyi söylemenin vakti geçiyordur bile. hüzünlü adam bırakın "öpüjem" havasında olmayı, sarhoş olmayı bile tolere etmez, etmemelidir. sallanmanın çok hafifi kabul edilebilir, "adam bir büyük içti, olsun o kadar da" denmeli ardından en fazla, ha bir de gözleri kanlanmalı. vakur durmalı adam onlara rağmen. yine yıkılmamalı, hiç yıkılmamalı.
*
benim rakıdan en çok keyif aldığım anlardır hüzün anları. söyle be müzeyyen abla havasında, belki hafif mırıltılarla, belki sadece dudak hareketleriyle ona eşlik etmek, bakmak istediğin kişi yerine kadehe odaklanmaktır. terbiyelicesi, o kadın yoktur, belki hiç olmamıştır, belki hiç olmayacaktır, onu düşünüp, ona bakarmışcasına bakmalıdır adam. herkes anlamalı ama hiç kimse soramamalıdır. adam asil bir şekilde taşımalıdır o hüznü, kadına yakışacak asalette olmalıdır nereden bakarsanız bakın. kadın dahil olduğu için işin içine, denebilir ki rakı her zaman aşkı taşıyacak kadar, adam ise rakıyı taşıyacak kadar kuvvetli olmalıdır. rakının adamı daha güçlü yaptığı aşikardır, ama rakı ağırlıkları da daha ağır yapabilir. adam asla o ağırlığın altında ezilmemeli, adam olmalıdır.
*
şahsi tercihler ve varyasyonların bu kadar çeşitli olduğu yerlerde, seçimler sonsuz olsa da, en azından benim tercihim hep hafif masalardan yanadır. çok yüksek yüzdeyle kırmızı etle içmem ben mesela, anca kırk yılın başında biri mangal yapacak da, yahut ben mangal yapmaya ikna edileceğim de o şekilde, yoksa kırmızı eti sadece karın doyurmak için kullanmak benim için daha efektiftir. yaz yahut kış olması farketmez, mevsimlere bağlı mezeler kullanmadığım için, sıklıkla. başlangıç için, biraz kavun, haydari ve beyaz peynir idealdir. nedense peyniri tek başına getirmek ayıpmış gibi, illaki yanına domates ve salatalık da koyarlar. abi bari direk hepsini ekmeğin içine doldursaydınız da, hemen yutup kalksaydık derseniz, cıvık etiketi yersiniz, hüznünüze saygı duymaz kimse. o yüzden demezsiniz, ama dokunmazsanız onlara, yerlerini bile değiştirmeden, 3-5 defadan sonra garsonlar değişmez ise, kendiliğinden getirmemeye başlarlar, başarılıdır o hareketler. devamında masaya gelecek olanlar, muhtemel deniz börülcesi, söğüş bir karides salatası, maydonoz-karides-zeytinyağı'ndan teşekkül, canavardır. eğer gidilen yer balık ağırlıklı bir yer ise, kalamar söylenmesi iyidir. yok balık ağırlıkta bir yer değil ise, zeytinyağlı enginar idealdir, olmazsa olmazdır. masasının Hagi'si Rakıdır, ama bu konumda, enginar bir Popescu, bir Taffarel ağırlığındadır. hoş bireyler değil, Galatasaray önemlidir ama, sakatsız-eksiksiz-ideal kadrolu bir Galatasaray hayatın tek anlamıdır. ana yemek yahut sıcak tercih etmediğim için, onlar olmazsa da olur, ama illaki söylenecek ise, palamut yahut barbun da masadaki yerini alır, başarılı olur her şekilde.
*
salata kişilere göre değişir, herkesin tercihleri farklı olduğundan, masadaki kişilere göre salata şekillendirilebilir. ben tek olduğumda salata olmasa bile olabilir, olmazsa olmazlarım arasında değildir kendisi. buz da aynı şekilde. ben rakıya buz atmam, atana da karışmam ama atmamasını tercih ederim, bana neyse? :) finali meyveyle yapmak bana uzakttır, ha meyve olursa da hayır demem, ama sarhoşluktan azade, sadece bir kahveyle yakılacak bir sigara gecenin tadıdır, tuzudur.
*
ama gecenin starı her şekilde adam olmalıdır, adam orada olmasa bile kadını taşıyordur çünkü o ortamda. şu masadan "öpüjem" diye kalkarsanız, hüznün de, kalitenin de, klasın da önemi kalmaz. ben şahsen bok atarım, sanki hiç o halde kalkmamış gibi masadan, o tiplemenin aşkı ne olabilir ki, oradaki başrol oyuncusu olan kadın da en az o adam kadar salak gelir gözüme. halbuki adam adam gibi kalksa, kadında bir o kadar başarılıdır, düzgün adamı aşık etmiştir kendine düşüncesi hakim olur. hayat komplikedir, rakı masaları daha da :)
*
kırık kalpler rakının en güzel mezesidir efenim. kırık kalplere müzeyyen abla daha içli söyler, rakı hiç yakmaz kırık kalpli boğazları, kırık kalpler sigara dumanıyla boğulmazlar. gece ne erken biter onlara ne geç, saatten azade içer, rakıdan azade sarhoş olurlar, sarhoşluk denemez çünkü o olunan hale. başka bir adı var mıdır, konmalı mıdır tartışılır. yalın bırakmak daha iyidir diye düşünüyorum kendi adıma.
*
böyle işte. rakı güzeldir, rakı candır. hele de adam gibi içilirse, daha da bir candır.
sahi, sizin eksik parçanız ne?

7 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

efsa dedi ki...

benim eksik parçam :(( birlikte rakı içeceğim arkadaşım :((

fish dedi ki...

rakı içen adam ağır olur...öyle şıkır şıkır oynamaz o ne beeeee...en fazla zeybek oynamalı...

içince sessizleşen ağırlaşan efendileşen adama , çoşan konuşan cilveleşen kadına bayılırım...:Ppp

91 dedi ki...

@efsa; dikkatini çekmemiş ki, yazı zaten tek başına içen bir insan gözünden yazılmıştı :) ama tek başına içilmez de güzel yaklaşım aslında :)

@fi$h; zeybek oynayamamak kendimde gördüğüm en büyük eksikliktir aslında, abbiyo ipnesi süper oynar. kıskandım bi anda. tek başına içen adam içtikçe durulmalı, bak bu çok güzel nokta. tek başına rakı içen kadın görmedim hiç. o yüzden yorum yapamıyorum malesef :)

@91; arkadaşım, içtikçe götü başı ayrı oynamamalı adamın. hele ki mevzubahis rakıysa. efendi gibi içmek lazım. anla artık şunu. efendi adam ol ulan sadece, çok şey mi istiyoruz?

efsa dedi ki...

zaten bende benceyi yazdığımdan olsa gerek...

fish dedi ki...

ben tek başıma içtim...şöyle oluyo bende mevzu efenim...önce içiyorum...sonra biraz uykum gelio...tekim yaaa...laflayacak kimse yok...sonra uyuyamıyorum...uyuyamadığım için saracak yer ve kişi arıyorum...bulamıyorum...içmeye devam ediyorum...

ooffluyorum puffluyorum falan..

ama kat-i suretle dünyam başıma da yıkılmış olsa ne hüzünlenirim ne mutlu olurum...tek başıma duygularımı açığa vurma özürlüyüm...idiot gibi oluyorum..o sebeple ben en az iki kişi ile içerim :ppp

La Loba dedi ki...

Böyle içten rakı yazısından sonra Zeki Müren'le bir sofra kurmak lazım. Ama ben pek içemem Rakı. Masada varsa ortama uyarım bir kadehle. Genellikle şarapçıyımdır.

Eksik olana gelince sanırım genel anlamda aşk eksik. İlle de bir erkeğe ya da kadına yönelik olması gerekmiyor. Bu aralar hayata karşı hissizleştim.

S dedi ki...

zaten senden baska da kimse raki hakkinda bu kadar uzun yazmaz ki :D