çok da fifi

efem atlamadım balkondan dün akşam rahat olunuz. atlayamayacak kadar mutsuzdum zaten. insanın balkondan bile atlayabilmesi için kısmen de olsa mutlu olması lazımmış, bunu anladım :) Mine'm sağolsun "bokunu çıkarma istersen" diye müdahale etti olaya, sonra iki de gülümsemeye vesile oldu. hoş, yazamıyordum bile resmen yorgunluktan, nasıl anladı beni orası muamma. sonra somurta somurta uyumaya gittim, uyuyamadım da en başta. kalkarsam hiç uyuyamam deyip azmettim, saat 0200de kafamı duvarlara vuruyordum, sanırım saat 3 sularında sızdım. 7ye kadar 4 saat, maksimum da 5 saat uyumuş olabilirim. adam olana çok bile. yeterli enerjiden çok ama çok fazlasını sağlar o bana.



ki atlasam da o tutardı zaten. yuh olsun bana, bu kadar insan sevdiğini gösterir ama onların sevgisi tutmaz da iki sittirik resim mi tutar? hayır tabikide. o işin tasviri şık dursun diye, halbuki burdaki meleklerin hepsi kuvvetle muhtemel beni seven insanların objeye bürünmüş hali olabilir diye bir ambalaj da yaparım :) çünkü sanılanın aksine; neyse. o kadar da dürüst olmaya gerek yok, en azından şimdilik :)



efem gaza geldim, kendime birkaç hediye kombinasyonu yapayım dedim, ilk sorduğum yukarıdaki aparat US$500 çıkınca gazım kaçtı. zaten takılara karşı oldum olası bir "alayım da nasıl olsa bir gün takarım" gevşekliğim olduysa, sadece hoşlanmak almak için yeter şart sandım, doğal olarak da reel fiyat "titretti ve kendime getirdi". belki, ama belki bir gün. zaten kendime alsam takamazdım da bunu, takacak birine almam lazım ki, iki güzelliği de aynı anda görüp iyiden iyiye soluksuz kalayım.


dün dutchman'ın yazdığı yazılara sardım, ne güzel yazmış adam diye. ekipçe süperler gerçi, okuyunuz, gülünüz efem. benle vakit kaybındansa, başarılı bir girdi olur hayatınızda, bakışaçısıyla birlikte tarz da olur, kaybınız olmaz. o tarz "en kıl eden üçyüzbilmemkaç husus" gibi bir şey yazmayı düşünüyordum ama okuyup anıra anıra gülünce, bu seferlik somurtmak hakkımı kullanayım, sessiz sessiz durayım bir köşede, adam yazmış işte ne güzel.


biraz önce yine şu "tavuk suyuna çorba" tadında maillerden biri geldi, meraktan açtım. büyükanneler, büyükbabalar ve torunları üçgeninde değişik bir şey olmuş. sanki her büyükanne, her büyükbaba, her torun süpermiş gibi. şimdi açık konuşmak gerekirse, torunlar sürekli torun oldukları anda kalsalar, etraf bu kadar orospuçocuğu dolmazdı. o yüzden torunluk müessesesi de çok matah bir müessese değildir diye düşünüyorum. yani ben oldum, arkamdan bin defa orospuçocuu diyen olmuştur herhalde, yaşanmışlıklardan anlatıyorum bu boku. hoş tek sorun bende yahut torunlarda değil ki, küçükken sokakta top oynamaya çalışırken de kafama odun atan bi orospuçocuu vardı. adını unuttum, mesela rahmetli teyze olsun adı :D gitmiştir hatta döneceği yaklaşmıştır. önce odunu atar, sonra getirin onu çabuk bana diye bi de bizden geri isterdi. vay yüssüz kaltak demeyin, ben diyemedim çünkü. komplike küfredecek kadar kafam çalışmıyordu o zamanlar :) ama bu paralelde, hayatımızın her noktasında "potansiyel" orospuçocuu isek, bu ambalajlama, bu aslında hayat çok güzel "tralay tralay lom" havaları neden ola ki? hayat standart işte arkadaş, kişi ne kadar iyi ise, misal ben, çok iyi olmasam da iyi bir insanımdır, arada kötülüğüm-ibneliğim-götlüğüm tutar, neyse karşımdakinin lügatında bunun karşılığı öyle bir insan olurum işte. yahut öyle bir hareket yaparım. iyi olmak herdaim iyi, yahut göt olmak herdaim göt olduğunun yeter kanıtı değildir insanda. ben buna inandım ya da, delirmeme manevraları vol. bilmemkaç.


yahut benim şimdi götlüğüm tutmuş, benim hiçbir zaman torunum filan olmiycak ya. sarıyorum işte. babanne ve dede de çok erken gitmişler, biri ansızın biri gözümüzün önünde göstere göstere. birinde ara sıra mezarına gider hayatımın ender dualarını eder, birinde moralim düzelsin diye yaşıtım olan kardeşinin torunlarını döverim ya. öylesi dışavurum işte. oysaki olduğum gibi olsam, "aslında böyle olsa süper lan" şeklinde yaklaşımlarda bulunsam, daha naif bir konumum olabilirdi hayatın içinde, lakin gel gör ki, olamadı okuyan kişi. becerilemedi işte o yazdığım şeyler :)

efenim işte bu adam ben olmalıydım. kütük gibi ayık olduğum bir gün, kulağıma sıkı bir i-pod yahut muadili bir aparat koyup, tek şarkıyı loop'a alıp kıyafetleri kontrol edip, gülümserdim ortalığa. valla. ama hiçkimseye yavşamak için falan diil. zaten beceremem yavşamayı, elim ayağıma dolanır. sersem salak olmanın getirisidir. ama tek güzel tarafı, kaskı takıp kontağı çevirdikten sonra, ne salak gülümsemem görülür ne elim ayağıma dolaşır :) hoş hiç bir web sitesinde "final ride"ım gözükmez belki, yahut günlük, sıradan olaylarmış gibi gözükür ne gözüküyorsa. sen saatte 300km/s ile motorun üstünden uçsan bile, aypod'da olaylar hiç olmamışcasına hayat devam eder.
"You'll never see me again, So now who's gonna cry for you?"

5 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

Damlo dedi ki...

çok da fifi yahut çok da fefeng

hep gülmüşümdür bu ikisine :Pp

91 dedi ki...

kullandığımı farkettiğimde utanmak için bile geçti. ben ve "çok da fifi" ne ola ki? ben öküzü gayet açıkça "ço kda ximdeydi" demeliydi. pişmanım :(

Damlo dedi ki...

haha olma pişman, gayet yerindeydi bence :D

mine dedi ki...

benim seni nasıl anladığımı boşver de, bu uykusuzluk canımı sıkmaya başladı. masal terapisine başlayabilirim yakında haberin olsun

91 dedi ki...

@minem; dün bebekler gibi uyudum. sanırım tüm sorun kanatların çıkması süresince olan sancılı dönemdi diye avutsam kendimi ne dersin?