anlamsız bir sıkkınlık var bu aralar üzerimde. kimseyle konuşmak bile istemiyorum, hoş arayan numaralara cevap vermek haricinde telefona dokunduğum bile yok zaten. sadece kalk, sporyap, işegit, evegel, çamaşırbulaşıktemizlikyemek evişi yap, bilgisayara boş boş bak. sıkıntıdan nefes alamayacak hale geldiğinde git yat, kitap okurken hayal kur, ve gözler kapanırken kitap elinden düşünce uyuyayım artık diye karar ver. bir insanın hayatı bundan ibaret olur ise eğer, nasıl mutlu olabilir ki? cevabı basit, çektiğin mekik, yay, kaldırdığı ağırlık miktarı arttığında. onun dışında her şey tekdüze, her şey sıradan ve nefes almak bile angarya.
0
komiktir, yıllar sonra yavaş yavaş dinlediğim müzikler değişmeye başladı, bariz bir trance'e kayış var bende. hoş her zamanki melankolik şarkılar olsa, kesin buhranın dibinde bir hayat yaşıyor olurdum ama, trance ile arada, özellikle sabahları, kesinlikle güzel odaklanabiliyorum. acaba diyoru meve bir kumtorbası alsam ve onu yumruklasam saatlerce (hoş ona gereken konisyon bende yok ya neyse çaktırmayayım) acaba rahatlatır mı. rahatlatırsa da insanların gözünde eyvah iyice sıyırdı statüsüne çıkacak mıyım. çıksam ne kadar umrumda olacak? sorular sorular. dert etmemek lazım çünkü gereğinden çok fazla derdim var. hepsi üfürükten şeyler olsa da, bana zor geldikleri için sanki dünyanın en zor işleri, yoksa 3 telefon edip bir de şişliye gitsem ilk etapta hepsi sıfırlanacak dertlerin ama, yok. beyimiz yapamamakta çünkü sevdiği şeyler değil hiçbiri. ıslak odunla dövseler beni, bir iki kemik kırsalar diyecem, bu sefer de yaptığım spordan çok keyif almaya başladım, onu yapamayacağım. ulan böyle çelişkilerle mi ölüp gidicem ben?
0
bir mutlu bir de mutsuz haberim var kendi adıma. mutlu haber şu; kabuslarım geri döndü :) iki gecedir ufak ufak bunalmalar gecede 2-3 uyanıp turlamalar başladı. hayırlısıyla uyuduğumuz 2-3 gün yanımıza kâr kaldı. mutsuz haber ise şu; hatırlamıyorum ne gördüğümü, sadece uyandığım andaki buhran var elimde, ki bu da hiçbir anlam ifade etmiyor. benim kabuslarım saçma olduğu için komik olabiliyor yazdığımda ama bu buhranda yazacak hiçbir şeyim yok gibi geliyor. anca böyle kaç gün oldu yazmadım lan, günlük moduna geçtiğim için tarihe not düşeyim bari diyerekten saçmalıyorum. bari alkollü olsam, o zaman daha kayda değer saçmalarım diyorum, onu da içmiyorum anasını satayım. her yönden darbeyi yemiş durumdayım sanki. ama hala gülümseyebiliyorum kısıtlı da olsa. iznimi ağustos ve aralığa saklamamış olsam, hemen 1-2 hafta içinde izin alır ve kaçardım biryerlere. muhtemelen evimde kalırdım ama olsun, kaçma hayallerini atar bir kenara, açardım şişeyi :) 91 harikalar diyarında.
0
metin akpınar'ın söylediği şarkıları dinliyordum youtube'da ve muadili yerlerde. ne güzel söylüyor adam yahu. durup durup rakı içesim geliyordu, o derece. yaşasın infected mushroom şimdi, yoksa tekrar geri döneceğim ki ona da hiç gerek yok :) ama gözlemlerimden çıkarımım şudur ki, alkol ile ben daha keyifli bir adam oluyorum orası kesin. yani eşyanın tabiatına aykırı ayık olmak. ama bir süre daha böyle gitmek zorunda. ağustos 6 itibariyle sözümüzü tuttuğumuzu belgeleyip, ağustos sonu itibariyle, ya tutarsa şeklinde bir denemeye girmek ideal bu bünye için. eksiği yahut fazlası zorlar. çocuklar askerden geliyor ve ben bir süre içmeyeceğim diyorum. çok zor da olsa, yokluklarında içtiğime saysınlar artık. onlar kurtlarını döksün de, salona girelim. kollar yavaştan eksiye dönüş yolunda güzel sinyaller vermeye başladı, darısı karın bölgesine :) bu azimin elinden kurtulmasın planlar. tek odak noktamız o, obsesifler gibi oldum. hehe. cumartesi ve pazar sabahı caddebostan-maltepe arasını koşmak için gaz verin bana, onun faydası en azından ayda 1,5 kilo eder bu garibe. 3 ayda 4,5 gelir ki, bu hedeflediğim miktarın üçte biri. yapabilirim bunu bence. koşmak isteyen varsa duosu olurum, gaz vermek isteyen varsa saatle dinlerim, her bişey yaparım vallahi. bu arada vücuttaki fazla suyu atma potansiyelime ise hayran oldum. 7 günde 3,2 kilo ile başladı, cuma akşamı içtiğim onca biraya rağmen.
0
evet evet ben bu işi kıvırmaya çok yakınım. canım sıkılıyor olabilir, sinir bozukluğu da olabilir. ama doğru şeyler, yani en azından doğruluğu göreceli bile olsa, yapmam gereken şeyler yaptığımın bilincindeyim. sanırım.
0
o kadar infected mushroom dedim ama, vücut arada eski şeyleri de dinlemek istemiyor değil efem. günün şarkısı Brooklyn Bounce - Sex, Bass & Rock´N´Roll olsun. sesi açın, ve gözlerinizi kapatın. belki daha iyi hisettirebilir. yeterince iyi bir çocuk olursanız, belki bir gün siz de şirinleri görebilirsiniz. kimbilir?
3 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:
ii bak kendine yafuu
infected mushroom'un the doors remixleri ne guzeldir oyle. ozellikle peopla are strange ne kadar dinlenesi olmustur.
ben nedense tü diskografi klasöüne bakıp bakıp "becoming insane" dinliyorum kaç gündür. hftasonunu bekliyorum, deli gibi. yapıcam hayvanlığmı sonunda. kanal kanal gezicem.
Yorum Gönder