alkollü izmir notları

beden yorgunluktan gebermiş, ruhunda raporlayacak birşey kalmamış. bitiksin sen 91.

çarşamba sabah saat 4te başladı koşu. uykusuz bir gecenin ardından, millet sahur telaşındayken elde valiz düşüldü yollara. 4 saat evvelki bitik insana inat edermiş gibi, uyanık ve dinç biri duruyordu 4 saat sonra pasaportta. yan gözle otele bakmak, iş telaşındaki insanlar, yine bir otel, yine bir oda ama herşey olduğundan ve olmuşlardan çok farklı diye düşündürdü isteristemez.

yarı uykulu geçen bir seminer gününün ardından sözün tutulması, imansızdeyusla kordonda kucaklaşmak. gece sürerken 2-3 güzel insanla tanışmak. hoş sohbet. limitsiz bira üstüne rakı. yorgun uyanmak, ama özlenen şeylerin yapılmasının verdiği enerji. ha keza otel formasyonu. günde 3 defadan aşağı duş almıyorum nedense otelde kalırken. o kafayla bir de bunu düşünmeler.

yarı sarhoş bir seminer günü. devamında, yol iz bilmez bir doksanbirin yollara düşüşü. birkaç sene evvelki deplasmandan aklımızda kalan sevinç pastanesine göre kordinat alış. alternatif buluşmalara alternatif olarak iki güzel insanın yanına inmek.

tuna; ilk gördüğüm günden beri çok da sık görüşmedik aslında, sadece 2-3 defa, lakin hep aynı tebessüm yüzünde. hastayım vallahi bu işe. biz tebessümü unuttuk be patron
sarp; sanki nicedir tanışıyormuşcasına oldu sohbet, tam da tahmin ettiğim gibi. liverpool maçı öncesi kaldığımız yerden devam edemezsek içime oturur.

hehe içimizdeki liverpoollular ikinize de ne kadar teşekkür etsem az.maksimum derecede bir alkol alma isteğiyle otele dönüş. iradeye hakim oluşta son nokta.yarı yorgun bir seminer günü, yarı uyuklar bir sınav, yarı aç yarı tok bir yemek seansı. hazır valiz gibisi yok yola çıkarken.

otelleri sevmiyorum, her gören beyefendi, her gören bilmemne, suni kibarlıklar üzerine oluşturulmuş birşey izlenimi veriyor. tabiki suni olacak aslında. babanın oğlu mu lan adam, neden durup dururken ilk gördüğü birine kibarlıktan kırılırcasına davransın.

dönüşleri seviyorum istanbula. uçak biraz sallasa da, düşmüyor. yarı yorgun, yarı huzurlu çıkıyoruz havaalanından, neyle karşılaşacağımızı bile bile. izmir-istanbul 50 dakika. yeşilköy-beşiktaş 1,5 saat.yağmur çiselerken iskeleye iniş.

eve dönüş. tam huzur, tam sıcak. evimi seviyorum. kalem gibi, aidiyet hissiyatı tavan yapmış vazyette 7/24.

kadıköyde öğlen rakısı gibisi yok. biraz fazlaca bir şekilde baksa da insanlar, herkes kendi yolunda, içen de, oruç tutan da, yürüyen de, oturan da. o agresifliğin üstüne ters ters bakılmamasının engellediği faciaya gülerek misafir gelen babayı eve yolcu etmek

. ardından göztepeden zeynepkamile 20ytl ve 1 saat 15 dakika süren yolculuk. boktan bir trafiğin var ama güzel kusursuz olmuyor be istanbul. seni de seviyorum anasını satayım, içinde barındırdığın onca hödüğe rağmen.

tam çökmüş bir pazar. yorgun, hasta, huysuz. yorganı çıkarttım en sonunda. cam çerçeve açık, yorgan altında serin serin yatmak hoşmuş, özletmiş. ibne yaz mevsimi, ne kadar keyfim varsa hepsini çalıyorsun benden.huysuzum, pazartesi bugün, hastayım.sabahtan beri asık suratımla canını sıktığım herkes;

umrumda değilsiniz.


24 Eylül 2007, Pazartesi

0 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya: