İhanet...


…beni her aldattığında daha da bağlanıyordum sana..Gelmediğin tüm gecelerde onun yanında olduğunu biliyordum ve daha da bağlanıyordum sana, bunu insanın kendine itiraf etmesi kadar acı ve sapık bir duygu olamaz. Yani ben öyle düşünüyordum, ama çok sonraları anladım..Her onun kollarında uyandığın sabahlarda seni bir önceki gece beklediğim pencerede bekliyordum ben, bunun sadece farkında olan sokaktaki çöpçüydü, gece yarısı yerleri süpürürdü..Ben ise rakımı..Anason koktum her sabah, ateş kustum ama sen aldatmaktan bıkmadın, süründürülmekten başım döndü, haberin olmadı..Ne yaşadığımı bile bilemeden öldüm…


Tepkilerin en acımasızı dipsiz bir kuyunun dibinden yukarı seslenen bir sese kulak vermemek..Bunun anlamı yanlış bir otobüse binmek değil, o benzetme otobüse binebilenler için geçerli, durakta bekleyip te hiç otobüsün geçmemesi ve duraktakinin aslında kendini otobüsün içinden dışarı baktığını sanması..

Anlam yüklemeden çıkılan seyahatlerden bir kamyon dolusu yalanla dönmek, aldatılmak, sadece ağız içini doldurabilen küfürlerle yaşama bakmak, bakamamak, ağlayamamak..
Çöküşün en zirvesi adama nasıl bir haz verir, öyle bir hazdı aldatılmak benim için..
Fahişelerin kaldırımda yaptığı mesleği ben yaşam kitabımda yaşıyordum, kendi hayatımın ta içinde hemde..En son damla hangisi olacak diye niyetlenirken, intihar şekillerinin bile biçimsizliğini tartışırken yine elimde içkim yine pencerede bekliyordum seni, kapının altında ağladığım günler sana ağlamıyordum, kendime ağlıyordum, o zaman ağlayabiliyordum, hala insandım..

İhanetin en korkutucusu bile bile yapılandır, yani yüzüne söyleye söyleye, kapının kapandığını hissettiğin anda yatağa tek başına uzanmak yerine hiçbir yerde yatamamaktır, en acısı bu evet..

0 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya: