Puke

nicedir aklımda birşeyler karalamak var, var olmasına da, nedendir bilinmez elim gitmiyor. yine bir yazım güçlüğüne düştüm herhalde. aslında arada eskiye dair anılardan, geçmiş güzel çirkin şeylerden bahsederek satır doldurabilirim de, yıllar evvel bir arkadaşım söylemişti. anlatacak çok hikayen var, ama yenilerini yaşamıyorsun, eskiye takılıp kalmışsın diye. garibim nereden bilsin, eskiye dair şeyleri kötülerken, bir anda eskiye dair ne varsa silip atacağımı. kendisi de çıkmıştı o karambolde hayatımdan. e şöyle bir bakıyorum da kendime, benden beklenebilecek hareket şekilleri bunlar :) adamlar boşuna dememiş vaktinde "careful what you wish, you might get it" diye. devamında hikayelerim kaldığı yerden devam etti, sürekli bir hikaye durumu var zaten hayatımda. artık bu şekilde yaşama isteğimden mi, yoksa "ben kaçıyorum ama onlar beni buluyor be abi" vaziyetleri mi, bilemedim. ama her zaman dediğim gibi, iyi biten her şey iyidir. hayatın asıl gayesi mutlu ve huzurlu olmaktır, bunu nasıl bulacağı yahut uygulayacağı insanlara kalmış. kişiler birbirlerine zarar vermediği sürece, kim nasıl mutluysa öyle yapsın. benim sevdiğim insanları mutsuz edecek şeyleri yapanlara ise kötü bir haber, kötüyüm ben bu aralar. kötülük eğilimlerimi geçtim, tersim. bu da ister istemez insanları belli riskler altında bırakıyor. neyse, bunlar öylesine düşünülenler.
*
dün sağnak yağmur altında yürürken üstüste 3 defa telefonum çaldı. ikisine göz ucuyla baktım, işyerinden arkadaşlar. götlüğüm tuttu, bu yağmurda telefonda konuşamam, keyfimi bozdurmam arkadaş dedim. bir yandan da telefon bozulsa yenisini alacak param yok şu anda, onun da sıkıntısı yok değil tabi. sonra bir defa daha çaldı telefon. bu sefer küfredicem kim bu kadar ısrarcı yaklaşıyor ulan diye hırsla çektim telefonu, ne göreyim, Dénis arıyor. sevindirik oldum bir anda. yıllar yıllar sonra görüşmüştük birkaç hafta önce, hep arada böyle gelirdi Dénis'den telefon, ben de arardım arada, ama ne bileyim, sevindim işte. "bu yağmurda telefonla mı konuşulur" lafları direk kıçımıza kaçtı tabi. tamı tamına dokuz dakika onüç saniye. son haftalar içinde bu kadar gülümsediğim yoktu. izmire gitme sözü verdim kendisine, bu gün uçak biletlerine baktım, kampanya dahilinde bilet yok, ama bir şekilde yolunu bulup gitmek zorundayım. söz verdiğimden değil, gerektiği zamanlarda verdiğim sözlerden dönmesini bilirim, ama istiyorum. hem de çok istiyorum. hem bahaneyle izmirde nicedir görmediğim insanları da görürüm bir ihtimal, tabi maksimum kişi başı 15 dakika. o kadar da bencilliğim olsun ama. n'apiim. :)
*
cuma akşamı volkan'la kadiköydeydim. kendimize uygun bir köşe bulduk, saatlerce konuştuk. 17 gün içki içmemiştim, 16 bira ile "sensational comeback" yaptım. Dénis'in kulaklarını çınlattım, onunla oturduğumuz masa doluydu, yoksa şömine yanı daha şık olurdu böyle bir dönüş akşamı için. volkan bu sefer de amerikaya yerleşmeye karar vermiş. bana da gaz veriyor, "gelirsin di mi?" diye :) sınırsız bir dünya istiyorum zaten, ha orada yaşamışım ha burada. beni buraya bağlayacak ekstra şeyler olmazsa alır valizi uçarım, içine sevdiğim 2-3 kıyafet atsam yeter bana. senelerce hayatı sırt çantasıyla yaşadım zaten, alışığımdır can babanın şiirinde dediği gibi, ilişikte yaşarım, kıyısından tutunurum her şeye. yıkmaz o yüzden kalıplar, en azından kolay kolay yıkmaz. ama tabi, çoğu alkol masasında olduğu gibi kesin konuşmaktan kaçındım, alkollüyken muhakeme yeteneğimi sınamak istemem, tek başımayken düşünürüm ama karşılıklı sohbetlerde ayık olsam daha şık derim herdaim :) yine aynı garson kız ilgilendi bizimle sağolsun, zaten değişik bir biyolojik saat ayarımız var kızla, tuvalete aynı anda gidiyoruz. ya da abla beni takip ediyor da bunu anlamaya benim dimağım yetmiyor :) en sonunda "ya seni her gördüğümde aklıma bira geliyor, bir araba dolusu içtim zaten lütfen yani" dedim, iyi güldü. e tabi, özellikle son dördü tamamen şartlı refleks olarak söyledim, onu görmesem aklıma gelmezdi :) sonra volkan üsküdar semalarına devam etti taksiyle, ben zeynepkamilde üssüme doğru yol aldım.
*
şimdii, istekler dedik. izmirde bir gece ve bir gün geçirmek istiyorum. valla. sonra küçük odamdaki tüm eşyaları atıp yerine bir bilgisayar masası, bir kütüphane, bir de tek kişilik koltuk, bilgisayar başında uyumak istediğim zaman yatağa gitmemek, uyuyakaldığım zaman en azından düzgün bir yerde uyuyakalırım. hoş bu oda işi izmirden zor. ikeadan baktım, masa+koltuk+kütüphane+aydınlatma yaklaşık 2500lira. oha dedim, moralim bozuldu. sanırım beceremiycem bu işi. ama olsun, istemek, denemek de güzel olacak. sonra dünya barışı istiyorum. şaka şaka, ona dair bir isteğim yok, onu ben istersem kainat güzellerine isteyecek bir şey kalmaz, görev paylaşımı yapalım, onlar dünya barışı istesin, ben daha şahsi isteklere yöneleceğim. sonraaa. düşündüm de, yok istediğim çok fazla birşey ya. yani bu kadar. yağmurdan mıdır nedir, motosiklet istemiyorum şu anda. güneş açıp sesleri duyulmaya başlasın, yine benim kaşıntım tutar.
*
feykencil yazmış gördüm, şarkı aklıma geldi. "nobody knows it but you've got a secret smile, and you use it only for me". herhalde bir kadına söyleyebileceğim en büyük iltifat olurdu. herifçioğlu yazmış benden önce. kıskandım anasını satiim. tabi çalmıştım bu lafı, söyledim bir kadına, şarkıyı da peşinden yolladım. sonra o da gülümsedi. içime işlemişti gülümsemesi. sonra bana bir şarkı yolladı. sonra zaman durdu. sonra bitti.
*
I've crossed deserts for miles
Swam water for time
Searching places to find
A piece of something to call mine
(I'm coming - I'm coming)
A piece of something to call mine
(I'm coming - Coming closer to you)
Ran along many moors
Walked through many doors
The place where I wanna be
Is the place I can call mine
(I'm coming - I'm coming)
Is the place I can call mine
(I'm coming - Coming closer to you)
"" CHORUS ""
I'm moving - I'm coming
Can you hear - What I hear
It's calling you my dear
Out of reach(Take me to the beach)
I can hear it calling you
I'm coming - Not drowning
Swimming closer to you
""Ooh - Ooh ""
Never been here before
I'm intrigued - I'm unsure
I'm searching for more
""CHORUS ""
Movin' - Comin'
Can you hear - What I can hear
(Hear it out of reach)
I can hear it calling you
Swimming closer to you
Many faces I have seen
Many places I have been
Walked the desert - Swam the shores
(Coming closer to you)
Many faces I have known
Many ways in which I've grown
Moving closer on my own(Coming closer to you)
I've got something to call mine
I've got someting to call mine
I'm moving - I feel it
I'm comin' (Comin') - Not drownin' (Drownin')
I'm moving - I feel it (Feel it)
I'm coming (Comin') - Not drownin' (Drownin')
"CHORUS "

6 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

LÂL dedi ki...

"nobody knows it but you've got a secret smile, and you use it only for me".
söyleyeni se söyleteni de kıskandım. Ama ne çare..

fish dedi ki...

dikkat çekilesi ayrıntılar...

1- pegasusa gidiş dönüş 32 liraya 2taksite bilet var kuşum....pegasusun sitesine gir en ucuz butonuna tıklayıp ara ...
2- 16 bira benim toplam vücut sıvımın iki katını oluşturuyor zannımca....öhhh diyesim geldi azcık..
3-minibüs yolunda sanırım şenesevler tarafında bi mobilyacı var...malları hem kaliteli hem de fiyatlar çok iyi....istersen bakılabilir oradan....öğrenirim sana yerini ve ismini...her ne kadar iş başvurusu yapmış olsam da salla ikeayı...
4-hiçbir kadına iltifat etme üstüne kalır...valla bir ömür motorsiklet alamazsın sölim :Pppp
5-benim de izmire gidesim kordonda gün batımına karşı içesin geldi....

mine dedi ki...

açma sakın telefonları :) aramıcam bi daha seni

91 dedi ki...

@LÂL;
ortak bir kıskançlığımız var demek ki :) ne hoş.

@fi$h'cim;
1- çoktan kontrol ettim o alçakları, cuma gidiş pazar dönüş yok, gidiş+dönüş 106+hizmet bedeli çıkıyor, asabım bozuluyor.
2- benim de 6litre kanım var desen, 12 bira eder, benimkinden de fazla o, sıkma canını.
3- şenesenevler neresi bilmem, demek ki orda bar meyhane filan yok, ama olur da yolun düşerse bir sorsan hayır demem :)
4- motosikleti zaten alamiycam bu gidişle de, iltifat da edemiyorum sanırım. geçen yıllarla beraber ben öküzleştim sanırım. olmuyor işte.
5- efes güneşi alıp banklara oturucam orda, sözüm söz. her gittiğim yerde bir loser tribi yaşamam lazım sanki. ama aklımdaki yer daha başka. adını bilmiyorum ama içgüdülerimle bulacağımdan eminim orayı.
6- öperim

@mine'm;
açmadığım telefonlar yaklaşık 17.55-18.10 arasında geldiler, gayet görüp de açmadım hem de. ama senin telefonun 22.23'te gelmiş, babam uyuyor diye telefon sessizdeydi, ben de kulağımda headset müzik dinliyordum, hakikaten duymadım. özür dilerim. ama karar senin kararın, bana ancak saygı duymak düşer, ne gelir elden.

mine dedi ki...

tamam yahu özür dileme :)sana ne kadar kızabilirim ki.

S dedi ki...

:)

ben de hep birisi bana bu sarkiyi solesin istemisimdir. ama sonra bir gun, benimki arabana cd yaptim ama ben yokken dinliceksin diyerekten bi cd vermisti bana. icinde de sadece bu sarki vardi. pek duygulanmistim. o yuzden pek severim sarkiyi.

oyle iste. bu geldi aklima simdi. ogun yazarken gelmemisti ama.

bir de bir deee, ozlemisim boole yazilarini. daha sik yaz loluur