geçen sezon bir bahar akşamında

Bileniniz bilir, ben yıllardan sonra uzun bir tatile çıktım, herhalde 2001 ya da 2002den beri. O yahut bu sebeple hep istanbulu bekliyordum, gidenler dönüyordu filan, anlatıyorlardı, ben de ben tatil bilmez, rakı içsek olur mu diye geçiştiriyordum. Bu sebeptendir ki, tatil beldesi filan bilmem, bir kuşadası bilirim, o da yıllar öncesinden, bir de didim. "Aaa sen hiç bodruma gitmedin miiiğ" standart repliktir tatil mevzuları açıldığında, gitmedim, eksikliğini de hisetmedim efem. Takdir edersiniz ki manyaklık sadece bodrumda yapılmıyor, zaman ve mekan tanımadan burada çok yaptım o şeylerden :)
*
Haziran sonu gibi çıkmıştım tatile, bu sabah tipi şeklinde kar yağarken yolda yürüyordum, aklıma düştü. Güzel bir zamandı, hazirandı. 8 gün üstüste tatil yapmak çok yaramamıştı bana aslında ama, sonuçta tatil tatildir. O zaman farkettim zaten, insan arada dinlediği müzikleri değiştirmeli, kafa dağıtmanın en temiz yolu o. Hoş bazen bünye kabul etmiyor, Ramazzotti'den Dead Can Dance'den sonra Serdar Ortaç'ı Gülben Ergen'i dinlemeyi ama, faydalı etkileri tartışılmaz :) Çok gülüyorduk Kaska efendiyle "aşk hiç bitmeeeğz bitmeğz derler yaannnış" diye böğürüp böğürüp gülmeyi, eğlence anlayışı işte :D Bilmediğimi yüzüme vurmayınız :P
*
En keyif aldığım an ise, son gecemizde hasıl oldu. Her zaman söylemişimdir, içen insanlarla içmeyen insanlar aynı anda tartışmamalı diye. Sonuçta sarhoş bir insanın mantığı farklı çalıştığından (yahut çalışmadığından) çok değişik şeyleri öne sürebiliyor insanlar. Ki genelde bu tartışmaların favori özneleri de ya politika olur, ya teoloji; yani ayık kafayla bile tartıştığında sonuca varamayacağın şeylerdir geneli, sarhoşken bir bok çıkmaz. Masada hararetli hararetli tartışma dönerken, içimden bir ses "bu işin sonu boka saracak" der demez kalktım masadan, alkollüydüm ama o kadar da değildi. Arka tarafa gittim, kurumaya aslımış şort mayoyu çektim kıçıma, "Kim geceyarısı iskeleden denize atlayacak benimle, tartışmanıza kafam girsin" cümlesi eşliğinde peydah oldum masaya bir anda. Kaska bey harici herkesler fırladı bi anda "dur lan ben mayomu giyecem" "üşür müyüz ki" "korkarım abi ama girmedi dedirtmem" replikleri eşliğinde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin herkes fırladı, üst baş değişildi, yola düşüldü.
*
Herkeslerin elinde havlusu, ne bileyim plaj malzemesi, ulan sanki öğlen 11.00 iskeleye iniyormuşcasına gidiyorlar, kendimde bir recep ivedik havası sezdim. Ayakta terlik bile yok, şortmayo tshirt yok, elde bira ve sigara :) Plaj magandası diyene küfrederim, anlamam. Gece 0030 abi, neye dikkat edicem. En fazla iskelede akşam sevişgenleri çıkar, e onlar da bir zahmet umuma açık iskelelerde sevişmeyiversinler, ya da benden tarafa bakmasınlar. Efenim olay mahalli iki değişik isleke, biri gayet sığ bir yerde, diğeri ise atlanan yerde en az bir 3 metre derinlikte, ve artıyor. Yolda bana soğuk bir mart günü verdiğim söz hatırlatıldı, "hani sen büyük iskeleden atliycaktın, n'aber yemiyo şimdi di mi büzük?" şeklinde, hiç gaza gelmem ben de, "atlamayan fenerli olsun oolum" kibarlığında yanıt verdim doğal olarak. Hoş gelenlerin hatun kontenjanında olan biri haricinde hepsi fenerli, bende de ne baht varsa :)
*
Yolun belli bir noktasında ayrıldık tabi, ben büyük iskeleye gidicem daha, yolum uzun. Aramız açıldıktan sonrasında da duyuyorum tabi konuşulanları. "Utku nerde? Gözükmüyo herif karanlıkta" (sanki bana Nonda) "Şimdi iskeleye çıktı bak bak sigarasının ateşi ordan gözüktü" sözlerini dinleyip güle güle çıktım iskeleye. Zifir zindan ortalık, göz gözü görmüyor bariz :D Doğal olaraktan hafif bir tırsma durumları hasıl oldu bende, isteristemez. Ama gel gör ki bu seyirci kadrosunun önünde geri vites olmaz, olursa hayat çekilmez bir hal alacak yıllar yılı. Dedirtmem efenim kendime "korktu ibiş" diye, benim de prensiplerim var :D Ses ettim karşıya, siz girecekseniz girin, benim daha sigaramda 4-5 nefes ve yarım şişe biram var, bunlar bitmeden atlamam diye. Onlar için hoş tabi, bekleyip ne kaybedecekler. Önce atlasın bizim tarzan modelindeler. Neyse uzun lafın kısası, sigara ve biranın bitmesini müteakip dikildim iskelenin ucuna, gözümün önünde yıllar evvelinden katıldığım yüzme yarışları, tek sorunum insanların beni izlemesinden dolayı utanmam, biraz tebessüm ettim, sona startı verdim kendi kendime.
*
İskeleden dnize uçarken maksimum 2 saniye filan sürüyor derseniz, ben bi 2-3 dakika uçtum herhalde. Yıldızlar çok parlaktı, hafif bir yarım ay gözüküyordu, mutluydum, çok hafiftim, uçuyordum lan işte, öyle değişik bir olay. Denize daldığımda karanlık değildi, fena aydınlıktı, sonra yüzdüm, milletin yanına vardım, onlar da atladı, falan filan, gerisi önemsiz teferruat. Ama ben çok mutluydum. Didimden bir 91 geçti, kısa metrajlı da olsa :)
*
Diyeceksiniz şimdi, neden anlattın bunu. Benim canım bir anda tatil çekti efenim, belki okuyunca sizin de çeker, yalnız kalmam diye düşündüm :) Yani bir nevi ipnelik yapasım geldi, e okadarcık da olsun ama di mi :P

5 Sapan Eklenmiş Bu Saçmaya:

S dedi ki...

hakkaten saglam ibnelik olmus bu..
bi suru sey hatirlatti bana..

deniz cekti canim.

91 dedi ki...

hehe :) yaptım mı tam yapmam lazım, sonuçta yarım saat sonra eve gidicek olduğumda sadece anlık gaz veriyor, ben bu gazı verdim, 6 ay kalır şimdi. sualtı fotoraf makinası ve güzel bi deniz istiyorum. saatlerce dalmak istiyorum. bi de ayılmak istiyorum :)

Adsız dedi ki...

Very good!

Adsız dedi ki...

Not long ago, I have thought about something like that, but I did not realize you are so deep, it seems that I need to continuously strengthen the learning!

Adsız dedi ki...

I will pass on your article introduced to my other friends, because really good!