kırk yılın başında uzun kollu gömlekle gelelim işe dedim, gelmez olaydım günlük. korkuyorum artık. benim bariz turuncu-beyaz çizgili diye aldığım gömlek evrim geçirdi, önce pembe oldu, sonra yavruağzı, sonra işin boku çıkıp "pembiş" seviyesine geldi. ulan dünyanın en "pembiş" gömleği bile olsa, içinde ben varken biraz hayvan, biraz tehlikeli, biraz sakat gözükür. medya maymunu oldum şirkette. ah canım ne de yakışmış, bu akşam kiminle randevum varmış, aa 91 hayrolsun bişiler mi var böyle güzel giyinmeler filan?mış arkadaş saçımı bile taramadım, traş olmadım, ayakkabıları sadece shoe-shiner ile sildim geçtim, çok bariz olmasa da boyaya ihtiyacı olduğu görülüyor. sadece hoş bir gömlek giydik diye millete kalsa akşam lacivertte charlize theronla randevum varmış muamelesi görüyorum. sanırım ben bunları çok alıştırdım kendime alaka göstermeyen, paspal halime. bir süre adam gibi gelip gideyim de, bunun gayet normal olduğunu idrak etsinler :) serbest kıyafetle çalışılabilecek bir işim olsun isterdim, sonra oraya da capri+kolsuz tshirtle gidip oradan da atılmak. aah ah.
这三个不得散布乌黑的翅膀和惊人的复仇神锤
bu gün kötü bir gün. akşam olsun, arınacağım bu günün getirdiği herşeyden. Marla Singer'a sarılıp, şehrin yanmasını izleyeceğim. sonra siyah kanatlarımı açıp "Vengeful Striking Hammer of God" olacağım. sonra yorgunluktan kendimi Leoparlarım ve Kurtlarımın arasına atıp, beni dış dünyadan soyutlamalarını izleyeceğim. sonra dış dünya beni çağırana kadar, Elistraee'nin dizinin dibinde uyuyacağım. tüm bunları yaparken hiç gülümsemeyeceğim, ama bilenler kahkahalarımı duyacak. bilmeyenlere ise, "ha o mu, boşver sen onu, kendine bile faydası yok" olmaya devam edeceğim :)
0
ölmeyeceğim, inadına yaşayacağım.
hayata dair
tek başına mısın? bil ki seni düşünen birileri vardır. yok mu? siktiret, siksik edecek kimse yoktur.

sırtını dayayacak birşey arıyorsan, sandalyeye yüklen. sırtın sandalyeye denk geldiyse, süper. boşsa, sırtını dayayacak kimsen yok demektir.
senden, benden öte bir gerçek var mı? yok. sen kimsin? bilmem. ben kimim? kime ne? sen, ben, değirmenler, stonehenge, benim sana olan aşkım, senin bana olan sevdan ve olmayan biz.
sen kimsin, biz kimiz?
iki film birden
Lycanthrope camiası sadece kurtlardan ibaret değildir efem. Şunu öğretemedik koskoca camia-ül hollywood'a. İtirazım var efenim. Hem de ne itiraz. Yaklaşık 6 sene "weretiger" olarak anıldıktan sonra daha bir koyuyor adama. Yapmasınlar, uyarınız lütfen.

Sürat de sadece arabayla yapılmaz. Şahı racing ile yapılır aslında ya, Vin Diesel abim başrolde, ona karşı boynumuz kıldan ince. Herhalde hatun olsam her gün tekrar aşık olurdum kendisine. Yani bir insan bu kadar karizmatik olsun, ayıptır ya. Kıskanıyorum diyecem yanlış anlaşılacak.

:( :)
biraz evvel boktan bir şey yüzünden sanırım annemi kırdım, ve geri arayamıyorum telefonla. ne rezalettir bu ya. tüm dünya beni anlamamak için sıraya girmiş sanki. telefonumu da kapattım, kendimi dış dünyaya kapattığım ölçüde. kendimi hamamböceği gibi hissediyorum. amin.
2
edit: 2 saat sonrası, annem bir de dalga geçti, karnın aç bir de hasta olmaya başlarken huysuz olursun sen diye. daha da göt oldum, devekuşu gibi kafamı sokmak istedim toprağa. yine utandırdı beni ya. müstahak halbuki bana. hala gülümseyemiyorum ama en azından içim huzursuz değil.
2
eski yazıları karıştırırken yayınlamadığım bir yazı gördüm. temmuzda yazmışım. çok şeyler değişti tabi o günden bu güne. ama madem yazmışım dedim, tıkladım yayınla'ya. okudum da, haklıymışım o kadar paranoya yapmakla yahu :)
Masal
Burkar içimi bir sızı içim boğulur
Sanki peri padişahının kızı
Bu kadar naz, sabır kalmaz
Etme ne olur
*
Sarkar içime bir hasret içimde durur
Sarkar içime bir hasret içimde durur
Sanki anka kuşu musun mübarek
Kavurup kasıp, sırra kadem basıp
Gitme ne olur
*
Masal bu ya oldu ya
Masal bu ya oldu ya
Cezbime tutuldu ya kaçma
Böyle biri karşına kaç kere çıkar
*
Geldi deli efkarın içimi sardı
Geldi deli efkarın içimi sardı
Gir sinemin sinemin içine yar
Bak yaş oldun didemin ucunda varsın
Ak sinemin sinemin içini sar
*
Burkar içimi bir sızı içim boğulur
Burkar içimi bir sızı içim boğulur
Sanki peri padişahının kızı
Bu kadar naz, sabır kalmaz
Etme ne olur
*
Bu hayal meyal masal hep okuduğum mu
Bu hayal meyal masal hep okuduğum mu
Seni ejderhanın elinden alıp koruduğum mu
Hani kahramanlar gibi sevecekken seni
Masal bitti yaş akacak bak farketmedin mi?
*
Geldi deli efkarın içimi sardı
Geldi deli efkarın içimi sardı
Gir sinemin sinemin içine yar
Bak yaş oldun didemin ucunda varsın
Ak sinemin sinemin içini sar
*
Yalnız varsız demektir
Yalnız varsız demektir
Elsiz kolsuz demektir
Kalan yalnız kalırsa
Giden insafsız demektir
*
Geldi deli efkarın içimi sardı
Geldi deli efkarın içimi sardı
Gir sinemin sinemin içine yar
Sen bitmişsin kuşlar gider
Dostlar gitmiş
Bir varmışsın, bir yokmuşsun…
*
maje, bir gün okursun illaki, senden bir alıntı yapasım geldi.
özledim çiçeğim, görüşelim bir ara, özledim eşşek herif.
"Seni sevdiğimi göreceksin,
sevmediğim zaman.."
masal tadında alkol'lere, karaciğer'lere, akciğer'lere, bu son sigara'lara, bi duble daha alayım tamam'lara, bir damla yaş'lara, o son hüzünlü tebessüm'lere, dudaklarında o tebessüm'le ölenlere.
Yaşar; senin Allahın yok mu?
I Sound Pathetic
ne terslikmiş arkadaş. insanlar bahar geldi diye neşe dolar, sersem sersem gülümsemeye başlar, mutlu olur, ne bileyim aşık olur. bizde ters teper bu. nedir anlamıyorum ki. kaç gündür güneş açtı, tüm kışı kısakollu gömlekle geçiren ben üşümeye başladım, süveterle dolaşıyorum. gördüğüm herkeste bir mutluluk havası hakim, ben bunalımdan neyi ne kadar içeceğimi şaşırıyorum. tüm kış evimi dağınık tuttum ve evde hep huzurluydum, şimdiyse evim derli toplu ve ben evde nefes alamıyorum. kaska 43 vakte kadar misafirin var diye mesaj atmış, akşam gülümsemeyi sağladı, ama devamında ne alakaysa bir yaşar bir duman ablukaya aldım zihnimi. işyerindeki masamda bira, şampanya ve beyaz şarap duruyor, insanlar korkan gözlerle bakmaktalar. anlayabilen varsa beri gelsin, bu ne paradokstur.
*
güzel bir müzik canlanıyor kafamda, korkarım ki ciddi ciddi müzik yapmayı düşünüyorum. bir de, okuyup da bilen çıkarsa diye sorum var, laktik asit fazlasını çözmeye yarayacak herhangi bir enjeksiyon bileniniz var mı ki?
aldanır mıyım?
utku'cum diyorum, yaşar diyorum. ne güzel söyler. ne güzel söylüyor. e sen zaten aldanmaya içten hevesli. aldanır mısın? söyle yaşar. getir bir bira daha serhat. söyle utku, aldanmaz mısın?
-
- aldanırım 91.
-
- aldanırım 91.
Going Nowhere
sitting by the telephone
something isnt right
staring into nowhere
blinded by the light
i dont know what to think and
i dont know what to do
but i will be waiting right here
for you
im going over every night
i wait for you to make it right
am going crazy deep inside
i need your love, i needed tonight
im going over every night
am waiting by the candlelight
i hear a voice from deep inside
i hear is you, i feel its right
lyrics sitesi erişimim yok, bu kadar yazabildim, yannışlarım vardır muhtemelen :) ama çok güzel şarkı efem. dance 2009 diye bir albüm çektim nedenini bilmeden, tamamen bass vuran bir albüm. onda bile buldum arıza bir şarkı, en azından benim için. şu anda ipod ve motosikletim olsa, çok sürmez ölürdüm, derdim tasam olmazdı, kimse de arkamdan laf etmezdi, giderken birini öldürmezsem. sıkı müzik tesisatı olan bir arabam olsaydı, gören/duyan insanların yarısından fazlası arkamdan orospuçocuu derlerdi, ama hiçbiri direksiyondaki benin gözlerinin dolu olduğunu görmezdi. dengesiz hareketlerin bütününden daha fazlayım, toplandığımda :)
Utku vs. 91 + mim
günlük saçmalama kotamı doldurmak üzere yine oturdum koltuğuma. ne kadar süper bir durum anlatamam. dün gün içinde yine anlamsız anlamsız düşüncelere garkoldum ki, hakikaten civatalarım gevşeme evresini geçmiş kanaatine vardım. bilenler bilir efenim, benim hatta bizim serhat geyiklerimizi. ben bunu bir kademe ileri taşıyıp, kendime serhat diye bir arkadaş yarattım evde, arkadaş arasında, alkol almaya başladıktan sonra serhat geyikleri dönüyordu. hatta msnde gayet komik bir şekilde samimiyetin bokunu çıkardığım arkadaşlara atıp tutup, ertesi gün "ben msni açık unutmuşum, serhat yazmıştır sana onları ben uyuyordum" gibi geyiklerle "serhat is alive" "serhat for president" gibi bir durum oluşturmuştum. geçen akşam laf lafı açarken, farkettim ki, utku ve 91 arasında da böyle bir açılım var gibi. adım adım şizoya bağlıyorum durumu, ve bunu safha safha takip etmek çok eğlenceli. bu aralar kendi kendime olan düşünme mesaimi "utku ile 91 arasındaki 7 farkı bul bakiim" başlığına adadım. hoş emin de değilim o kadar fark var mı aramızda diye. bu bağlamda not düşmek isterseniz, 91 şööle-bööle diye (şööle bööle derken yannış annaşılma olmasın, kızarım :P ) ben de gözüken 91'i utkuyla sizin de yardımlarınızla daha rahat kıyaslayabilirim. ilk tespitim ise 91 daha katı, utku biraz daha duygusal gibi. daha başındayım ama yolun, illaki çıkar birşeyler. fazla kafa ütülemeyeyim. :)
*
ikinci kısım ise, Kelebeğin Ömrü'nden bir mim gelmiş, alışık olmadığım bir durum, ama elimden geldiğince cevap vermeye çalışayım. ben çocukken;
- Legolarım vardı bir sürü, yaratıcı tarafım onların sayesinde bile gelişmemiş malesef, hala odunum.
- 5 yaşındayken dakikada 130 küsür kelime okuyabiliyormuşum, bu yüzden ilkokul 3e kadar eğitim-öğretim olayı benim için çok sıkıcıydı. sonra da aklım başıma geldi, doktoraya kadar her aşamasında sıkıldım okul denilen şeyden.
- karanlıktan korkardım, sapıkça denemelerle bunu aştım. ama hala zifiri karanlıkta yalnız olmaktan hoşlanmam. bir nev'i huzursuz olma durumu yapar bende.
- erik ağacından 2 defa beyin üstü yere çakıldım. gerzekliğimin temelini atan nokta olarak hep orası gelir aklıma. hoş aynı ağacın aynı dalından iki defa düşebilen bi salak için, "düştüm de öyle gerzek oldum, yoksa ben var ya, aynştayndım oluum" demek biraz abes olabilir. takdir kamuoyunun :P
- çok sessiz sakindim liseye kadar, haşarı bir çocuk olamadım. hatta bir araba dolusu dayak da yedim. ne zaman kafama dank etti "çocuum sen de bir nev'i hayvansın, o sana vuranları haşat edebilme potansiyelin var" diye, denklemin edilgen tarafından etken tarafına geçtim :) ama hala nadiren de olsa dayak yerim :P eski alışkanlıklar kolay unutulmuyor.
- küçükken hiç müzik dinlemezdim, klasik müzik o da belki. şu andaki coşkumu bon jovi - new jersey, madonna - like a prayer, manowar - fighting the world ve kings of metal albümlerine borçluyum.
- Galatasaray Lisesini kazanamadım küçüken, Galatasaray takımına karşı yüzmeyi reddettiğim için yüzme lisansımı yırttılar, Galatasaray'ın 14 yıl aradan sonra şampiyon olduğu maçında ilk defa polisten jop yedim (9-10 yaşındaydım lan o zamanlar, nasıl kıydın), el kadarken bile çok sevdim.
- uzun lafın kısası, mutlu ve huzurlu bir çocuktum, sevgi dolu bir çocukluk geçirdim. ilk kırılmamdan sonra ise çoğunu reddettim. ondandır herhalde en ufak bir şekilde sevildiğimi hissetsem elim ayağıma dolanır, mutlu olurum.
*
yazsam daha binbeşyüz madde yazarım da, devamında sıkıcı detaylar düşer, üzülürüm kendi kendime. efem eğer yazmak isterler ise; feykenciiil, La Loba, ve Miss Parilda'ya atıyorum topu. sevgi, saygi, hormet, ufak raki, buyuk melankoli, 91.
Murphy Kanunları
bak mörfi. seni severdim. taa ki dün geceye kadar. bundan sonra anca mereba-mereba. fazlası yok. tenhada kıstırırsam, çok daha ileri gitme şansım da var. bunu bana yapmamalıydın. bir doksanbir.
Murphy Kanunları;
Genel Kurallar
Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.
Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.
Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır.
Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır.
Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.
Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
Örnekler
Yere düşen her şey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır.
Ne zaman arabamı yıkasam yağmur yağar, yağmur yağacağı için arabamı yıkamadığımda yağmur yağmaz.
Reçelli ekmek ne zaman yere düşse reçelli kısmı hep yere gelir.
Özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
Uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.
Bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.(her zaman)
Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.
Birşeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda,bir yerden bir şekilde size gelir.
İşler yolunda gittiği zaman mutlaka bir terslik vardır.
Aradığınız şeyi baktığınız en son yerde bulursunuz.
Herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar.
Eğer son dakika olmasaydı, hiçbir önemli is yetiştirilemezdi..
Bir teklifin gerçek olması güvenilir olmasını gerektirmediği gibi, güvenilir bir teklifin de gerçek olması gerekmez.
Telefon çalmasını beklediğin süreler boyunca çalmayacak, ancak başından ayrılıp başka bir işle meşgul olduğun anda çalıp seni bölecektir.
Siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!
Hiç kimse tam dengi olanı bulamaz.
Bir çift gördügünüzde ya erkeği kadına ya da kadını erkeğe yakıştıramazsınız.
Ne zaman sınavlara çalışacak olsanız uykunuz gelir, sınavdan sonra uykunuz açılır.
Piyangoda para kazandığınız gün,ölümünüze fazla kalmamıştır.
Parlemento faaliyette iken hiç kimsenin yaşamı, özgürlüğü ve mal varlığı güvende değildir.
kaynak: öz hakiki wikipedia.
Murphy Kanunları;
Genel Kurallar
Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.
Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.
Bir şeyin olma olasılığı, istenme olasılığı ile ters orantılıdır.
Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır.
Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.
Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
Örnekler
Yere düşen her şey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır.
Ne zaman arabamı yıkasam yağmur yağar, yağmur yağacağı için arabamı yıkamadığımda yağmur yağmaz.
Reçelli ekmek ne zaman yere düşse reçelli kısmı hep yere gelir.
Özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
Uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.
Bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.(her zaman)
Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.
Birşeye ulaşmak istediğinizde ve ulaşamayıp umudunuzu kestiğiniz anda,bir yerden bir şekilde size gelir.
İşler yolunda gittiği zaman mutlaka bir terslik vardır.
Aradığınız şeyi baktığınız en son yerde bulursunuz.
Herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar.
Eğer son dakika olmasaydı, hiçbir önemli is yetiştirilemezdi..
Bir teklifin gerçek olması güvenilir olmasını gerektirmediği gibi, güvenilir bir teklifin de gerçek olması gerekmez.
Telefon çalmasını beklediğin süreler boyunca çalmayacak, ancak başından ayrılıp başka bir işle meşgul olduğun anda çalıp seni bölecektir.
Siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!
Hiç kimse tam dengi olanı bulamaz.
Bir çift gördügünüzde ya erkeği kadına ya da kadını erkeğe yakıştıramazsınız.
Ne zaman sınavlara çalışacak olsanız uykunuz gelir, sınavdan sonra uykunuz açılır.
Piyangoda para kazandığınız gün,ölümünüze fazla kalmamıştır.
Parlemento faaliyette iken hiç kimsenin yaşamı, özgürlüğü ve mal varlığı güvende değildir.
kaynak: öz hakiki wikipedia.